<p style="text-align:justify">Bir toplumun kadınlarına nasıl baktığı aydınlatıcıdır &ccedil;&uuml;nk&uuml; toplum, kadının aldığı pozisyonların farklılığına g&ouml;re b&uuml;y&uuml;r ve gelişir. Tarih boyunca &ccedil;ok farklı deneyim yaşayan kadınlar, bazı ge&ccedil;miş topluluklarda savaş&ccedil;ı, bazılarında rahibe, bazılarında ise g&uuml;&ccedil;l&uuml; siyasi liderler olmuşlardır. Ancak ne yazık ki bug&uuml;n d&uuml;nyanın pek &ccedil;ok yerinde kadınların iş hayatına yeterince katılım sağlayamadığını g&ouml;rmekle beraber, kadına şiddet ve cinsiyet ayrımcılığına da &ccedil;ok sık rastlıyoruz. Kadınların iş hayatında belli bir seviyeye geldikten sonra y&uuml;kselmesini engelleyen etkenlerle ilgili daha fazla bilgi edinmek istiyorsanız &quot;<strong><a href="https://www.psikologofisi.com/blog/turkiyede-kadin-olmak-ve-cam-tavan-sendromu">T&uuml;rkiye&#39;de Kadın Olmak ve Cam Tavan Sendromu</a></strong>&quot; adlı yazımızı okuyabilirsiniz. Bununla birlikte psikolojik destek almak ve yaşadığınız problemlerle ilgili bir uzmanla g&ouml;r&uuml;şmek isterseniz her zaman platformumuzdaki bir <strong><a href="https://www.psikologofisi.com/">psikolog</a></strong> ile g&ouml;r&uuml;şme yapabileceğinizi unutmayın.</span></span></p> <h2 style="text-align:justify"><strong>Tarihsel S&uuml;re&ccedil;te Kadınlar</span></span></strong></h2> <p style="text-align:justify">Antik tarihte pek &ccedil;ok g&uuml;&ccedil;l&uuml; kadın fig&uuml;r&uuml; vardır. İsimleri g&uuml;n&uuml;m&uuml;ze yansıyan &uuml;nl&uuml; kadın h&uuml;k&uuml;mdar ve savaş&ccedil;ılar tarih&ccedil;iler tarafından kaydedilmeye değer bulunmuştur. G&uuml;n&uuml;m&uuml;ze kadar gelebilen ilk yazılı şiir, Enheduanna isimli bir kadın tarafından yazılmıştır. S&uuml;mer medeniyetinde bir rahibe olan Enheduanna, şiiri bir kadın tanrıdan bahsetmek i&ccedil;in yazmıştır. İlk yazarın bir kadın olduğu s&ouml;ylenebilir, buna rağmen g&uuml;n&uuml;m&uuml;zde okumayı bile bilmeyen milyonlarca kadın olması &ccedil;ok &uuml;z&uuml;c&uuml;d&uuml;r.&nbsp;</span></span></p> <p style="text-align:justify">Roma İmparatorluğu&rsquo;nda ise kadınlar evde kalıp politikadan uzak durmuşlardır. Demokrasiyi icat eden Yunanlılar kadınlara oy verme hakkı vermemişlerdir. Ancak d&uuml;nyanın diğer b&ouml;lgelerinde kadınlar &ouml;nemli tarihsel roller oynamaya devam etmiştir. Eski Fransa&rsquo;da yer alan Celtic Galya k&uuml;lt&uuml;r&uuml;nde kadınlar erkekleriyle beraber savaşmışlardır. Britanya Adaları&rsquo;ndaki rol model Boudicca bir kadının nasıl bir siyasi ve askeri lider olması gerektiğini ispatlarcasına işgalcilere karşı m&uuml;cadele vermiştir.<br /> <br /> Her ne kadar eski Hristiyan kiliselerinde kadın ve erkeğin eşit pozisyonlar alabileceğine dair kanıtlar olsa da bu durum yalnızca Gnostik Hristiyanlığın MS 1. Ve 2. Y&uuml;zyıldaki takip&ccedil;ileri i&ccedil;in ge&ccedil;erliydi. &Ouml;rneğin, Mary Magdalene&rsquo;in son derece &ouml;nemli bir dini lider olduğu s&ouml;yleniyor. Bunların hepsi, milattan sonra 4. y&uuml;zyılda kadınların o zamanın kilise babaları tarafından zayıf, histerik ve baştan &ccedil;ıkarmaya a&ccedil;ık olduklarının iddia edilmesiyle bozulmuştur. Kadınların sa&ccedil;ları şeytanın işi olduğu i&ccedil;in &ouml;rt&uuml;lmeliydi. Aynı zamanda Tanrı ve erkek arasında duran da kadınlardı.<br /> <br /> Kadınlar Orta&ccedil;ağ tıbbında da &ouml;nemli bir yere sahiptir. Geleneksel olarak bitkisel şifacılar olan kadınlar modern tıbbın olmadığı zamanlarda &ccedil;ok değerliydi. Bu tedaviler i&ccedil;in insanlardan sadece k&uuml;&ccedil;&uuml;k bir karşılık isteyerek onları iyileştiriyorlardı. Ancak zaman ilerledik&ccedil;e eczacılar, simyacılar ve doktorlar bu tedavilerle rekabete girdiler ve geleneksel tedavi y&ouml;ntemlerini reddettiler. Ardından &uuml;niversiteye gitmeden ila&ccedil; kullanmanın yasak olmasıyla kadınlar tıp alanından tamamen uzaklaşmaya başladı &ccedil;&uuml;nk&uuml; Orta&ccedil;ağ &uuml;niversiteleri kadınları kabul etmiyordu. Bu durum zulme yol a&ccedil;mıştı ve 1600&rsquo;l&uuml; yıllarda kadınlar b&uuml;y&uuml;c&uuml;l&uuml;kle su&ccedil;lanıp kitlesel olarak yakılmıştı.<br /> <br /> Doktorların hepsi erkekti ve erkek doktorların kadınların ruhsal sağlığına dair ayrımcı bakış a&ccedil;ıları vardı. Histeriye eğilimli olan bu &quot;deli&quot; kadınlar, yalnızca erkek tohumlarını barındıran boş kaplardı. Bu boş kapların 1900&rsquo;l&uuml; yıllarda bebeğin oluşumunda DNA&rsquo;nın <strong>%50</strong>&rsquo;sini sağladığı anlaşıldığında Orta&ccedil;ağ doktorları hatalarını anlar mıydı acaba?&nbsp;</span></span></p> <p style="text-align:justify">R&ouml;nesans ile birlikte 1500&rsquo;l&uuml; yılların sonunda başlayan modern tarihte kadınların rol&uuml; ev hanımı olarak tanımlanıyordu. Erkeklerden daha az m&uuml;lkiyet hakkına sahip olan, oy kullanamayan ve işletme sahibi olamayan kadınlar iffetleri y&ouml;n&uuml;nden de ağır baskılara maruz kalmıştı. Eğer iffetleri y&ouml;n&uuml;ndeki katı beklentileri karşılayamazlarsa cezalandırılıyorlardır. Gen&ccedil; aristokrat kadınlar ise politik evlilikler yapmak zorunda kalmışlardı ve t&uuml;m mal varlıkları kocalarına aktarılıyordu.&nbsp;</span></span></p> <p style="text-align:justify">20. y&uuml;zyılda ise kadınlar haklarını hi&ccedil; olmadığı kadar kazanmaya başladılar. S&uuml;frajet (m&uuml;cadeleci) kadınların hakları i&ccedil;in yaptıkları kampanyalar oy kullanma ve diğer faydalar a&ccedil;ısından başarıyla s&uuml;rd&uuml;r&uuml;ld&uuml;. İki d&uuml;nya savaşı g&ouml;sterdi ki kadınlar da erkekler kadar fabrikada yer alabilir ve ev dışında da başarılı olabilir. Ekonomiye sağladıkları katkı arttık&ccedil;a kadınların &ouml;zg&uuml;veni de y&uuml;kseldi. 70&rsquo;li yıllarda kadının ekonomik kalkınmaya destek olması y&ouml;n&uuml;nde k&uuml;resel aşamaya ge&ccedil;ildi. 1974 yılında kadınlar i&ccedil;in d&uuml;zenlenen d&uuml;nya konferansında kadınların ekonomik rol&uuml;n&uuml;n tanınması vurgulandı. D&uuml;nya &ccedil;apında tanınan ilk resmi haklar, 1945&rsquo;teki Birleşmiş Milletler T&uuml;z&uuml;ğ&uuml; ve 1948&rsquo;deki Evrensel İnsan Hakları Bildirgesi&#39;ndedir.&nbsp;</span></span></p> <p style="text-align:justify">Kadın haklarının gelişiminin T&uuml;rklerdeki tarihine bakıldığında, Osmanlı&rsquo;nın son d&ouml;nemlerinde kadın hareketlerinin başladığı g&ouml;r&uuml;lmektedir. 20. y&uuml;zyıl başlarında daha da şiddetlenen bu m&uuml;cadele feminist kadın derneklerinin artmasına sebep olmuştur. Birinci D&uuml;nya Savaşı ile siyasallaşan kadınlara J&ouml;n T&uuml;rklerin iktidarı altında &uuml;niversitede okuma, memur ve iş&ccedil;i olarak &ccedil;alışma hakkı verilmiştir. 1917 yılındaki Aile Kararnamesi ile boşanma hakkı tanıyan ve poligamiyi kısıtlayan ileri adımlardan da yararlanan kadınlar, oy haklarını 1919&rsquo;dan itibaren talep etmeye başladılar. Meşrutiyet d&ouml;neminde d&uuml;ş&uuml;nce akımlarını ilgiyle izleyen Atat&uuml;rk, T&uuml;rk kadınının ikinci sınıf insan olarak g&ouml;r&uuml;lmesini istemedi. Bu nedenle devlet yapısını, eğitimi, hukuku ve kadının stat&uuml;s&uuml;n&uuml; laikleştirdi. Atat&uuml;rk 1934 yılında kadınlara se&ccedil;me ve se&ccedil;ilme hakkını en erken veren liderlerden biri oldu.&nbsp;</span></span></p> <h2 style="text-align:justify"><strong>&Ccedil;alışan Kadın Psikolojisi</span></span></strong></h2> <p style="text-align:justify">G&uuml;n&uuml;m&uuml;ze geldiğimizde nihayetinde kadınların iş hayatında aktif olduğunu g&ouml;r&uuml;yoruz. Ancak hala kadınların tarihsel s&uuml;re&ccedil;te g&ouml;r&uuml;ld&uuml;ğ&uuml; gibi eşitsizliğe ve haksızlığa maruz kaldığı g&ouml;r&uuml;lmektedir. &Ouml;rneğin, kadınlar &ccedil;alışma mesailerini bitirdiklerinde evdeki &ccedil;alışma s&uuml;re&ccedil;leri başlar. Sosyolojide bu duruma g&ouml;r&uuml;nmeyen emek denir. Cinsiyetler arasındaki &uuml;cret farkı (wage gap) ise aynı işi yapan erkeklerin kadınlardan daha &ccedil;ok kazanmasına dair bir başka problemdir ve bu durum kadınlar i&ccedil;in demotive edicidir. K&uuml;resel Cinsiyet Eşitliği Raporu&rsquo;na g&ouml;re global anlamda cinsiyet eşitsizliğini gidermek i&ccedil;in <strong>200</strong> yıl gerekmektedir. Indiana &Uuml;niversitesi&rsquo;nde yapılan bir araştırmaya g&ouml;re erkek egemen sekt&ouml;rlerde &ccedil;alışan kadınların v&uuml;cudundaki &ouml;strojen <strong><a href="https://www.psikologofisi.com/psikolojik-rahatsizliklar/stres">stres</a></strong> hormonuna bağlı olarak azalıyor ve testosteron artıyor. Yani kadınlar yalnızca iş hayatındaki stresle değil buna bağlı olarak gelişen hormonal bozukluklarla da uğraşıyor.&nbsp;</span></span></p> <p style="text-align:justify">Her ne kadar 60&rsquo;lı yılların feminist devrimi kadınların deneyimini değiştirse de, g&uuml;n&uuml;m&uuml;zde hala kadınlar iş hayatında mobbing ve mantıksız sebeplerden dolayı işten &ccedil;ıkarılmaya maruz kalıyor.</span></span></p> <p style="text-align:justify">Cinsiyetleri y&uuml;z&uuml;nden pek &ccedil;ok işi yerine getirmekten uzaklaştırılan kadınlar insanların &ouml;n yargısıyla savaşmaya devam ediyor. Bu durum hem kadınların psikolojisini hem de pek farkında olunmasa da <strong><a href="https://www.psikologofisi.com/blog/erkekler-ve-psikolojik-sorunlari">erkeklerin psikolojisini</a></strong> de etkiliyor ve toplumların gelişimini sekteye uğratıyor. Eğer sosyal yaşamda kadın olduğunuz i&ccedil;in ayrımcılığa uğradığınızı d&uuml;ş&uuml;n&uuml;yorsanız ve <strong>psikolojik desteğe</strong> ihtiyacınız varsa aşağıdaki butona tıklayarak yardım almaktan &ccedil;ekinmeyin.&nbsp;</span></span></p> <h2 style="text-align:justify"><strong>D&uuml;nya Kadınlar G&uuml;n&uuml;</span></span></strong></h2> <p style="text-align:justify">Kadınlar g&uuml;n&uuml;n&uuml;n neden ve nasıl ortaya &ccedil;ıktığının kısa tarih&ccedil;esine değinirsek her şeyin <strong>8</strong> Mart 1857 yılında New York&rsquo;ta 40.000 dokuma iş&ccedil;isinin daha iyi &ccedil;alışma koşulları istemesiyle başladığını g&ouml;r&uuml;r&uuml;z. Polisin iş&ccedil;ilere saldırması ve &ccedil;eşitli talihsizlikler sonucunda &ccedil;ıkan yangında <strong>120</strong> kadın iş&ccedil;i can vermiştir. İş&ccedil;ilerin cenazesine 10.000&rsquo;den fazla kişi katılmıştır. Ardından 1910 yılında Danimarka&rsquo;da ger&ccedil;ekleşen toplantıda Clara Zetkin tarafından &ouml;len kadın iş&ccedil;ilerin anısına 8 Mart&rsquo;ın &#39;<strong>Emek&ccedil;i Kadınlar G&uuml;n&uuml;</strong>&#39; olarak anılması &ouml;nerisi getirildi ve oy birliği ile bu teklif kabul edildi. Birleşmiş Milletler tarafından tanımlanmış bu uluslararası g&uuml;n, &uuml;lkemizde ilk kez 1921 yılında kutlanmaya başladı.</span></span></p> <p style="text-align:justify">Bizden &ouml;nce gelen ve kuralları değiştiren kadınlara insanlık olarak &ccedil;ok şey bor&ccedil;luyuz. Kadınların istedikleri konuma gelebilmeleri, kısıtlama olmadan ve boyunduruk altına girmeden &ouml;zg&uuml;rce davranabilmeleri ve ilk &ccedil;ağlardan g&uuml;n&uuml;m&uuml;ze kadının sahip olduğu değerin farkına varılmasıyla cinsiyet&ccedil;ilik, taciz, şiddet gibi aşağılayıcı olguların bir son bulması gerektiğini yalnızca kadınlar g&uuml;n&uuml;nde değil her g&uuml;n hatırlamalıyız.&nbsp;</span></span></p> <p style="text-align:justify">Şiddetin ve tacizin olmadığı, kadınlarımızın ayaklar altına alınmadığı bir toplum yaratma dileğiyle...</span></span></p> <p style="text-align:justify">Daha fazla bilgiye ve desteğe ihtiyacınız varsa&nbsp;<strong><a href="https://www.psikologofisi.com/">psikologofisi.com</a></strong>&#39; daki uzmanlarımızla her zaman g&ouml;r&uuml;şebilirsiniz.</span></span></p>