Anksiyete Nedir? Belirtileri ve Tedavisi

    Bu yazıdaki konular

 

Anksiyete Bozukluğuna Dair Her Şey

Anksiyete bozukluğu hakkında merak ettiğiniz bütün bilgileri yazımızda bulabilirsiniz. Konu hakkında detaylı bilgiye sahip olmak ve bir uzman ile görüşme yapmak isterseniz yalnızca bir dakikanızı ayırarak randevunuzu oluşturabilir veya hemen şuan alabileceğiniz görüntülü ya da sesli online terapi ile uzman psikologlarımızdan danışmanlık alabilirsiniz. Yazımızın devamında anksiyeteye dair merak ettiğiniz konulara detaylı cevaplar bulabilirsiniz. 

 

Anksiyete Nedir?

Anksiyete en genel tanımıyla kaygı bozukluğudur. Kaygı, panik, korku gibi duygular belirli durumlarda kişilerde görülmesi oldukça normal duygulardır. Ancak normal şartlar altında bu duyguların ortaya çıkmasına sebep olan olay sona erdiğinde söz konusu duyguların yoğunluğunun da sona ermesi gerekir. 

 

Anksiyete Bozukluğu Nedir?

Anksiyete bozukluğu, bu tarz kaygı, stres gibi insanlarda belirli durumlarda görülmesi oldukça normal duyguların kişinin hayatının büyük bir bölümünü etkileyecek şekilde yoğun yaşanmasıdır. 

Anksiyete bozukluğuna sahip kişiler genellikle zihinlerine gelen olumsuz düşünceleri kontrol etmekte zorluk çekerler. 

Ayrıca bu durumlarda duyulan kaygı genellikle gerçekçi olmayan bir sebebe  dayanır. Örneğin böcek fobisi (entomofobi) rahatsızlığına sahip kişilerin zihinlerinde genellikle oluşan böceğin onu öldüreceği ya da ona zarar vereceği düşüncesi gerçekçi bir düşünce değildir. Ya da OKB’de çokça karşımıza çıkan, ellerini yıkarken durulama sayısını unutmak veya belli bir sayıya tamamlayamamış olmak kişiyi çok korkunç sonuçlara sürüklemez.

 

Anksiyete Bozukluğunun Belirtileri Nelerdir?

Belirtmemiz gerekir ki anksiyete tanısı konabilmesi için bireyde görülen bu belirtilerin en az altı aydır görülüyor olması gerekir. Anksiyete (kaygı bozukluğu) tanısını ancak uzmanlar koyabilir ve aşağıda sıralanan belirtiler kişinin tek başına anksiyete tanısı koymasına yeterli değildir. 

Anksiyetenin belirtileri genel olarak şu şekilde sıralanabilir:

  • Kronik huzursuzluk ve gerginlik
  • Her olayda panik halinde ve kaygılı hissetme
  • Uykuya dalmakta güçlük
  • Gün içinde halsiz hissetme 
  • Özgüven eksikliği
  • Yoğun yaşanan yalnızlık arzusu
  • Sosyal becerilerde eksiklik
  • Günlük yaşama odaklanmada zorluk

 

Anksiyetenin Fiziksel Belirtileri Nelerdir?

Yukarıda bahsettiğimiz anksiyete belirtilerinin yanında anksiyete bozukluğu yaşayan kişilerde görülen birtakım fiziksel belirtiler de mevcuttur. Bunlar :

  • Ağızda kuruluk
  • Baş dönmesi 
  • Mide bulantısı 
  • Kalp atış hızının anormal artması
  • Göz etrafında uykusuzluktan kaynaklı halka ve morluklar
  • Ateşte artış şeklinde sıralanabilir.

 

Çocuklarda Anksiyete Belirtileri Nelerdir?

Son yıllarda toplumda modernleşme, rekabetin artışı, sosyal medya gibi faktörlerin de etkisiyle çocuklarda anksiyete bozukluğu daha sık rastlanan bir durum haline gelmiştir. 

Çocukluk döneminde meydana gelen travmalar, baskıcı aile faktörü, okul hayatında maruz kalınan mobbing durumu, kıyaslanma, arkadaşlar tarafından dışlanma gibi nedenlerle de çocukta kaygı bozukluğu meydana gelebilmektedir.

Yetişkinlere oranla bir çocukta anksiyete bozukluğunun varlığını anlamak daha zor olabilir.

Çocuklarda anksiyetenin belirtileri genel olarak şöyle sıralanabilir:

  • Dikkat eksikliği
  • Aşırı hareketlilik ve heyecan
  • Odaklanmada güçlük
  • Uyku problemleri
  • Asosyallik
  • Derslere ilginin az olması
  • Okul kulüplerinden, gezilerden, grup aktivitelerden uzak durma
  • Bağımlılığa yatkınlık
  • Kusma
  • Tuvalete sık çıkma
  • Huzursuz ve sersem haller
  • Mızmızlık

Çocuklarda görülen anksiyete bozukluğu rahatsızlığının çözümünde bir çocuk terapisti ile çalışmak önemlidir. Bu çalışmalarda oyun terapisi ile çocuğun kuracağı bir oyun dünyasına izin vererek kurulan bu dünyadan çocukta anksiyeteye neden olan olayların kavranması, çocuk terapisinin vazgeçilmez uygulamalarındandır.

Ayrıca ebeveynlerin bu süreçte çocuğa olan tutum ve davranışları da oldukça büyük önem taşımaktadır. Çocuğun başarısının övülmesi, ihtiyaçlarının gözlemlenmesi, güven ve şefkat duygularının ön planda tutulması bu sürecin sağlıklı bir şekilde atlatılması açısından önemlidir. Anksiyete çoğu zaman farkına varamayacağımız yalanlarla bizi içine hapsetmeye çalışır. Anksiyete'nin İnanmanızı İstediği 10 Yalan blogumuzu okuyarak Anksiyete'nin yalanlarını ortaya çıkarabilirsiniz!
 

Anksiyete Neden Olur?

Anksiyete nedenleri henüz kesin olarak bilinmemektedir. Ancak travmatik olayların ve genetik yatkınlığın anksiyete bozukluklarına neden olduğu düşünülmektedir.

Tıbbi Nedenler

Bazı kişilerde kaygı bozukluğu, altta yatan tıbbi bir sağlık sorunundan kaynaklanıyor olabilir. Bazı durumlarda ise anksiyete belirtileri tıbbi bir rahatsızlığın ön işaretçileri olabilir. Anksiyete belirtilerine neden olabilecek bazı tıbbi durumlar şu şekilde sıralanabilir; 

  • Kalp hastalıkları
  • Diyabet
  • Tiroit problemleri, hipertiroid
  • Solunum yolu problemleri, astım
  • Madde bağımlılığı ya da yoksunluk
  • Kronik ağrılar ve huzursuz bağırsak sendromu
  • Savaş/Kaç mekanizmasını etkileyebilecek nadir tümörler

Anksiyete Çeşitleri Nelerdir?

Psikanalitikte anksiyetenin sık görülen 5 türü öngörülmüştür.

Bunlar genel hatlarıyla şöyledir: 

Sosyal Anksiyete Bozukluğu: Sosyal ilişkiler ile ilgili duyulan kaygı bozukluklarıdır. Yargılanma,  eleştirilme korkusu bu kısıma dahildir.

Agorafobi: Kişinin yardım bulamayacağını düşündüğü durumlardan kaçınmasıdır. Agorafobi, bu durumlarda kişinin genellikle hareketsiz kalacağı temel inancıyla kalabalık ortamlardan uzak durmasıdır.

Ayrılık Kaygısı: Kişinin sevdiği bir nesneyi ya da insanı kaybetmekten duyduğu aşırı korku ve kaygı durumudur. 

Genelleştirilmiş Anksiyete: Kişinin herhangi bir sebebe dayanmadan duyduğu aşırı kaygı bozukluğudur.

Panik Atak: Ani ve aşırı korku durumlarında vücudun genel akışında bozulmalar meydana gelecek şekilde yaşanan yoğun kaygı bozukluğuna panik atak diyoruz. Panik atak ile ilgili daha detaylı bilgi sahibi olmak isterseniz "Panik atak ile nasıl savaşabiliriz?" adlı blog yazımızı da okumanızı öneririz.

Ayrıca; fobiler, obsesif kompulsif bozukluk, travmatik stres bozukluğu (TSSB), seçici konuşmazlık bozukluğu da toplumda yaygın görülen anksiyete bozukluklarına örnektir. 

 

Anksiyete Bozukluğu Genetik Midir?

Anksiyetede genetik geçiş olabilir. Dolayısıyla aile bireylerinde anksiyete görülmesi birey açısından riski artırır. Bunun yanında çocuklukta yaşanan travmalar, aile bireylerinin fazla korumacı tavırları, insanların eleştirel tutumları da anksiyete riskini artıran durumlardır. 

 

Kimler Anksiyeteye Daha Yatkındır?

Yapılan  araştırmalar sonucu toplumda kadınların erkeklere oranla anksiyeteye daha yatkın olduğu ortaya çıkmıştır. 

Ayrıca sağlıksız bir ortamda büyüyen kişiler, ebeveynleri tarafından sürekli eleştirilen, anne baba figürlerinden birinin ya da her ikisinin fazla baskın karakterde olduğu kişiler anksiyeteye daha yatkındır. 

Uyuşturucu, alkol gibi maddelere bağımlılık; kronik hastalık durumu ve çevresel stres faktörleri de anksiyeteye yatkınlık sebepleridir. 

 

Anksiyete Neden Olur? Anksiyetenin Tetikleyicileri Nelerdir?

Anksiyetenin nedenleri yaşanan bir travma, genetik yatkınlık aşırı stres gibi durumlar olabilir. Ancak spesifik olarak anksiyeteyi tetikleyen bazı somut olaylar mevcuttur. Bu durumlar depresyon, travma sonrası stres bozukluğu, kronik rahatsızlıklar, araç kullanımı, klostrofobi, agorafobi ve aşırı kafein tüketimidir.

Ayrıca yapılan çalışmalar aşırı tüketildiği takdirde bazı gıdaların da anksiyeteyi tetikleyebileceği sonucunu ortaya koymuştur. Bu gıdalar; tuz, şeker, gluten ve abur cubur türü gıdalardır. 

Psikolojide farklı düşünce ekolleri anksiyete bozukluğunun sebebine dair farklı sebepler de öne sürmüştür. Bazıları anksiyete bozukluğunun kendinizi tehditlerden koruyamama durumundan kaynaklandığını söyler. 

Peter A. Levine, anksiyete bozukluğunun travma esnasında savaş ya da kaç dürtüsünün kullanılamamasından kaynaklı oluştuğunu ifade etmiştir.

 

Stresin Anksiyeteye Etkisi Nedir?

Stresin, anksiyeteyi tetikleyen en önemli  faktörlerden biri olduğu söylenebilir. Anksiyeteye yatkınlığı olan bireylerde stresli durumlar bu yatkınlığın rahatsızlığa dönüşmesi için oldukça elverişlidir. 

Anksiyetenin bir yoğun kaygı durumu olduğunu göz önünde bulundurursak, stresli durumlarda olması gereken kaygı yoğunluğundan çok daha fazlasının oluşmasının daha olası olduğu  ortadadır. Haliyle stresin anksiyete bozukluğuna sahip bireyleri oldukça olumsuz yönde etkileyeceği de anlaşılır bir durumdur.

Anksiyeteye sahip bireyler diğer bireylere göre stresi daha yoğun yaşamaya da yatkındır. Yani basit bir yöntemle çözülebilecek problemlerde diğer insanlara oranla daha yoğun bir stres yaşamaları normaldir. 

Stres ve soğukkanlılık birbirine tezat kavramlardır. Dolayısıyla soğukkanlı davranmayan yani olaylara yoğun bir kaygıyla yaklaşan kişilerin stres düzeylerinin olması gereken düzeyde olması beklenemez.

 

Anksiyete Bozukluğu Testi Nedir? Nasıl Yapılır?

Belirtmemiz gerekir ki anksiyete bozukluğu uzmanların tanı yapmasını gerektiren bir psikolojik rahatsızlıktır. Doğal olarak bahsedeceğimiz testi kişinin kendi başına yapması kesinlikle tanı koymaya sebep değildir. 

Anksiyete bozukluğunun tespiti için hazırlanan en yaygın testlerden biri Aoron T. Beck tarafından hazırlanan Beck Anksiyete Testidir.

Beck Testi 21 sorudan oluşmaktadır. Yaklaşık 10 dakika süren bir testtir ve sorulara bireydeki kaygı düzeyini ölçmesi açısından puanlar verilmiştir. Test sonucunda 0-63 arasında bir toplam puan ortaya çıkar ve bunun sonucunda bireydeki kaygı bozukluğu şiddeti ölçülmüş olur. 

 

Anksiyete Atağı Başladığında Durdurmak İçin Neler Yapılabilir?

Anksiyete atağınız başladığında uygulayabileceğiniz bazı yöntemler ile atağın şiddetini hafifletebilir ya da tamamen kesebilirsiniz. Bu yöntemlerden bahsedilebilir. Burada temel prensip geçirdiğiniz atağa odaklanmayarak kendinizi meşgul etmektir. Zira beyin neye odaklanırsa onu artıracağından anksiyete atağı geçirdiğinize odaklanmanız durumunda rahatlamanız sizin açınızdan daha zor olacaktır. Atağınız başladığında derin bir nefes alıp anın akışında gerçekleşen olaylara odaklanmaya çalışabilirsiniz. Gerekirse o sırada etrafınızda bulunan nesneleri sayabilir, isimlerini söyleyebilirsiniz. Ayrıca ayağa kalkmak ve dik pozisyonda durmak atağınızı hafifletecektir. Su içebilir ve imkanınız varsa proteini yüksek besinler tüketebilirsiniz. Bu besinlere süt, badem, fındık gibi besinler örnek verilebilir. Tüm bunlar anksiyete atağınızı durdurmaya yardımcı olacaktır. 

Atak durumunda bulunduğunuz ortam elverişli ise  beyninizdeki düşünceleri gözden geçirin ve anksiyeteye neden olan düşüncelerinizin doğru olmadığını, her şeyin yolunda olduğunu kendinize sesli olarak tekrarlayın.  Ortam elverişli değilse bu olumlu düşünceleri sessiz şekilde tekrarlamaya ve bunlara odaklanmaya çalışabilirsiniz.

Anksiyeteye neden olan temel inancınızı biliyorsanız ya da temel bir fobi, agorafobi gibi neye karşı aşırı kaygı bozukluğu oluştuğunun belirgin olduğu bir durum söz konusu ise kendinize telkinlerde bulunabilirsiniz. Örneğin kedi fobisi (ailurofobi) olan bir insansanız ve kedinin yanından geçerken anksiyete atağı geçireceğinizi düşünüyorsanız kendinize yanınızdan geçtiğiniz kedinin size zarar vermeyeceği ile ilgili telkinlerde bulunabilirsiniz. 

Tüm bunların ötesinde etrafınızda yardım isteyebileceğiniz kişiler varsa lütfen durumunuzu açıklamaktan ve yardım istemekten çekinmeyin.

 

Anksiyete Atağı Geçiren Kişiye Nasıl Davranılır?

Çevrenizde anksiyete atağı geçiren bir birey varsa öncelikle sakinliğinizi korumalısınız. Kişi anksiyete için bir ilaç kullanıyorsa, ilacını verin. Kişiye su verin. 

Mümkünse kişiyi daha sessiz bir ortama alın.

Yaşadığı durum ya da kaygı duyduğu şeyle ilgili tahminde bulunmayın. 

Kişinin neye ihtiyacı olduğunu sorun.

Yanından ayrılmayın ve basit cümlelerle iletişim kurmaya çalışın.

Kişiye tekrar eden hareketler yaptırarak buna odaklanmasını sağlayın.

Kişinin nefes alışverişini düzenlemesine yardımcı olun ve gerekirse onunla birlikte derin nefesler alın.

 

Anksiyeteye Ne İyi Gelir?

Anksiyete uzman desteği gerektiren bir rahatsızlıktır. Ancak yapılacak bazı aktiviteler anksiyeteye iyi gelmektedir. Bunlar

  • Spor yapmak, 
  • Nefes egzersizleri, 
  • Yoga, 
  • Meditasyon, 
  • Masaj, 
  • Günlük tutmak gibi basit aktivitelerdir. 

Günlük yaşamınıza bu aktiviteleri empoze ettiğinizde anksiyetenin hayatınıza etkisini önemli ölçüde azaltabilir ve daha konforlu bir hayata ulaşabilirsiniz.

Ayrıca yeterli ve düzenli uykunun anksiyete semptomlarını önemli ölçüde azalttığını da çalışmalar göstermektedir.

 

Spor ve Fiziksel Aktivitelerin Anksiyeteye Etkileri Nelerdir?

Sporun sadece fiziksel iyileşmelere yol açması doğru bilinen yanlışlardan biridir. Oysa araştırmalar  spor yapmanın psikolojik de birçok faydası olduğunu ortaya koymuştur. Konumu açısından bakacak olursak; birçok gönüllü insanla yapılan ve yıllar süren  araştırmalar sporun anksiyeteyi azalttığını göstermiştir. 

Bu araştırmalarda sporun var olan anksiyeteyi azalttığı ve anksiyete bozukluğuna sahip olma riskini de spor yapmayanlara oranla düşürdüğü tespit edilmiştir. 

Spor yapmanın yanı sıra yürüyüş yapmak, dans etmek gibi fiziksel aktiviteler de anksiyete de iyileşmeye yol açmaktadır. 

Spor ve fiziksel aktiviteler sırasında salgılanan ve mutluluk verici hormonlar olarak bilinen dopamin ve endorfin hormonları anksiyete semptomlarının azalmasını ve kişinin daha iyi hissetmesini; serotonin hormonu ise kişinin daha net ve mantıklı düşünebilmesini, böylece anksiyetenin etkilerinin azalmasını sağlar.

 

Sanat Terapisi ve Anksiyete

Sanat terapisi; heykel, çizim gibi sanat dalları kullanılarak kişinin duygularının yoğunluğunu ölçmek, bu duyguların özünü anlamak ve bu duyguların kişinin sosyal hayatına etkisini olumlu yönde düzenlemek gibi hedefleri olan terapi yöntemidir. Sanat terapisinde, çoğu zaman sanatçı ile terapist ortak çalışır. 

Sanat terapisi, dikkat dağınıklığı olan ve sosyal hayatı zayıf olan bireylerin tercihi için oldukça elverişli bir terapi çeşididir. 

Özellikle bir travma sonucu anksiyeteyle savaşmak zorunda kalan bireylerde ve hangi yoğun histen dolayı anksiyete bozukluğu rahatsızlığı yaşadığının anlaşılamadığı durumlarda kullanılması verimli olacaktır. 

Fobisi olan bireylerde de fobiye konu olan varlığın kişide ne çağrıştırdığının ve neyin onda bu fobiye sebep olduğunun belirlenebilmesi sanat terapisi ile çok daha kolay olacaktır.

 

Meditasyon - Mindfulness ve Anksiyeteye Etkileri

Meditasyon bir tür enerji ve nefes çalışmasıdır. Çeşitli şekillerde yapılabilse de en verimli dik ve bağdaş kurmuş şekilde oturarak yapılacağı belirtilir. 

Meditasyonun birçok türü vardır. Çakra meditasyonu, ses meditasyonu ve ses meditasyonu bunlardan birkaçıdır. 

Meditasyon yaparken çeşitli olumlamalar da tekrar edilebilir. Örneğin ‘kendime güveniyorum,’ ‘streslerimden, korkularımdan arınıyorum.’ gibi.

Meditasyonun bilinen çok fazla faydası vardır. Bu faydalarından stresi azaltıcı etkisi, duygusal sağlığa etkileri, iyi hissettiren yanı ve odak problemini iyileştirici yönü anksiyete açısından oldukça etkilidir. 

Mindfulness bir diğer adıyla bilinçli farkındalık ise farkındalık ve kabullenme gibi kavramlara odaklanır. Kişi mindfulness tekniğiyle içinde bulunduğu durumu kabullenmeye ve böylece yaşadığı yoğun kaygıyı serbest bırakmaya başlar. Dolayısıyla mindfulness tekniği anksiyeteyi azaltması açısından oldukça elverişli bir yöntemdir. 

Mindfulness tekniğinde; bağdaş kurarak oturulur ve nefese odaklanılır. Nefes egzersizleri yapılır ve beyindeki diğer düşüncelerden arınmak amaçlanır. 

Mindfulness’ın temel öğretileri; farkına varmak, kabullenmek, sabır ve kendine güvenmektir. 

Dolayısıyla meditasyon ve mindfulness anksiyetenin çözümlenmesi ve bireyde anksiyeteye neden olan olumsuz inançların yerini olumlu inançların alması için oldukça faydalı uygulamalardır. 

 

Ebeveynler Çocuklarındaki Anksiyete ile Nasıl Başa Çıkabilir?

Anksiyete bozukluğuna sahip çocuklarda anne ve babanın çocuğa yaklaşımı oldukça önemlidir. Ebeveynler bu süreçte çocuğa karşı hassas davranmalıdır.

Burada anne ve babanın yapması ve yapmaması gereken başlıca tutumlar vardır. 

Anne babanın uygulaması gereken başlıca tutumlar; çocuğu dinlemeyi bilmek, gözlemlemek, çocuğa güven duygusuyla yaklaşmak ve çocukta oluşabilecek yetersizliklere şefkat ve empati ile yaklaşmaktır. Ayrıca anne baba soğukkanlı olmalıdır zira aksi halde çocuk, yoğun kaygı yönünden anne babasını örnek alabilir. 

Uygulanmaması gereken tutumlar ise özellikle  çocuğu azarlamak, dinlememek; çocuğa sevgiyi göstermekten kaçınmak ve onun yetersizliklerini sürekli yüzüne vurmaktır.

Bir ebeveyn, çocuğunda anksiyete belirtilerini gözlemlediğinde profesyonel destek almaktan çekinmemelidir. Bir çocuk terapisti ile birlikte sürecin takip edilmesi sağlıklı olacaktır. 

Bu süreçte anne ve baba çocuğu yargılamamalı ona empati ile yaklaşmalıdır. 

Yaş grubuna göre yaklaşımlar faklılık gösterebilir. Erken yaşlarda çocuğa sosyal becerilerini geliştirecek oyuncaklar temin edilebilir; daha ileri yaşlardaki çocukların ise arkadaşları ile vakit geçirmesi teşvik edilmelidir. 

 

Anksiyete Bozukluğu Olan Kişiler Neler Tüketmemeli?

Burada belirtilebilecek ilk besin kesinlikle kafeindir. Kafeinin anksiyeteyi tetiklediği geçmişten günümüze yapılan bütün araştırmalarla kanıtlanmıştır. 

Bunun dışında karbonhidrat içeriği yüksek, şekerli, tuzlu, gluten içeren gıdaların da fazla tüketilmemesinde yarar vardır. 

Ayrıca kişi abur cubur türü gıdalardan da kaçınmalıdır. Anksiyetenize İyi Gelecek Besinler adlı blog içeriğimize de göz atmak isteyebilirsiniz.

 

Anksiyetenin İlişkilere Etkisi

Anksiyete bozukluğu kişiyi sosyal hayattan uzaklaştırmaya oldukça elverişli bir psikolojik rahatsızlıktır. Sosyal zekayı baskılar ve bu nedenle kişinin iletişim becerilerinde eksikliğe neden olabilir.

Ayrıca başka bir boyuttan bakarsak ikili ilişkilerde, arkadaşlık ilişkilerinde ve hatta kan bağıyla bağlı olunan ilişkilerde bile anksiyeteden kaynaklı oluşan kaybetme korkusu, fazla endişe gibi yoğun duygular bu ilişkilerin zedelenmesine neden olur.

Anksiyetenin neden olduğu olumsuz duyguları yönetmede bireyin belirleyebileceği yanlış stratejiler de ilişki kurduğu insanlardan uzaklaşmasına ya da ilişki kurduğu insanların ondan uzaklaşmasına neden olabilir. 

Bunlar dışında anksiyete bozukluğuyla savaşan bir bireyin; hislerini yansıtmakta zorlanabildiği, ilişkide savunmacı olmaya yatkın olduğu, sosyal aktivitelerden kaçındığı, alıngan ve sabırsız bir tutuma büründüğü, çözülmesi kolay problemlere karşı aşırı reaksiyonlar verdiği, ilişkiyi bırakmaya yatkın olduğu, sosyal aktivitelere katılsa da bunlar sırasında mutlu hissetmediği bilinmektedir. 

 

Anksiyetenin İş Performansına Etkisi

Burada özellikle ‘performans kaygısı’ denilen anksiyete bozukluğundan bahsedebiliriz. 

Performans kaygısında kişi değerlendirmenin söz konusu olduğu her türlü iş sırasında yoğun kaygı duyar. Bunun sonucunda birey, bu tür işlerden kaçınma yoluna gidebilir ve orta vadede özgüvensizliğe yenik düşmesi oldukça muhtemeldir. 

Performans kaygısı bireyde sınav çağının gelmesinden sonra oluşmaya oldukça yatkındır. Baskıcı ve kontrolcü ailelerde büyüyen çocuklarda oluşması daha muhtemeldir. 

Performans kaygısında kişi; başarısızlık, beceriksizlik gibi durumlara karşı yoğun bir korku duyar. Bu nedenle belki de çok başarılı olacağı işlerden, daha başlamadan kaçınır ve potansiyelinin çok daha altında kalmaya razı olur. 

Bu tip insanlar risk almaktan, yaratıcılıktan, liderlik etmekten kaçınır. 

Kişide belirgin bir ‘performans kaygısı’ olmasa da anksiyete bozukluğu genel olarak kişiyi bir iş için ileri atılmaktan alıkoyabilir, hafızayı baskılar, dikkat dağınıklığına neden olur. Bu yönleriyle de anksiyete bireyin profesyonel hayatını yeterince zorlaştırabilmektedir. 

Başka bir yönden baktığımızda, anksiyete bireyi yalnızlığa çekebilecek bir rahatsızlık olduğundan iş arkadaşlarıyla sosyalleşip, kaynaşmayı da engelleyebilir ve bu nedenle bireyin işyerine adaptasyon sürecini uzatır.

 

Anksiyete ve Uyku Sorunları İlişkisi

Bu kısımda anksiyeteyi birden fazla yönüyle düşünmemiz gerekir. 

Uyku anksiyetesi (somnifobi), uyku kaygısı ya da uyumaktan korkmak olarak ifade edilebilir. Burada kişi, uyanamamaktan ya da uyku sırasında anormal olaylar olmasından korkabilir. Aynı zamanda kabus görmekten ve ölümden korkmanın da uyku anksiyetesi için etken olabildiği görülmektedir.

Uyku anksiyetesi, yaşamdan kopma ve kronik depresyona kadar varan sonuçlara sahiptir ancak bu hastalığı asıl tehlikeli hale getiren ölümcül olabilmesidir. 

Uyku anksiyetesinin ilerleyen durumlarında kişinin sinir sisteminde sorunlar ortaya çıkabilir, görme duyusunda kayıp yaşama riski vardır,  solunum sisteminde sıkıntılar yaşanması da olasıdır.

Tüm bunlar göz önüne alındığında somnifobi, mutlaka profesyonel destek gerektiren bir rahatsızlıktır. 

Bunun dışında uyku öncesi yapılabilecek nefes egzersizleri ve uyku meditasyonları da uyku anksiyetesine sahip insanlar açısından faydalı olabilir. 

Bir diğer yönüyle anksiyete, kişinin olması gerekenden fazla uyumasına da neden olabilir. Burada temel etken sosyal yaşamdan uzaklaşma dürtüsüdür. 

Kişi; insanlardan, yaşadığı yoğun kaygıdan, sosyal ortamlardan uzaklaşmak için uykuyu adeta bir sığınak olarak görebilir ve tabiri caizse kendini uykuya teslim edebilir. 

 

Anksiyetenin Tedavisi Var Mıdır?

Anksiyete toplumda sıklıkla görülen psikolojik rahatsızlıklardandır. Anksiyetenin tedavisi mümkündür. Çeşitli tedavi yöntemleri ile anksiyete belirtileri kontrol altına alınabilir. 

Anksiyete tedavisinde ilaç tedavisi (farmakoterapi) ve psikoterapi yöntemleri ilk akla gelen usullerdir. Ayrıca son zamanlarda bilişsel davranışçı terapi yöntemi de anksiyete ile mücadelede sıklıkla kullanılmaktadır. Bu üç yöntem birlikte ya da tek başlarına yürütülebilmektedir.

Bilişsel Davranışçı Terapi: Amacın kişinin olumsuz düşüncelerini olumlu düşüncelerle değiştirerek daha iyiye gitmesi olduğu terapi yöntemidir. Burada kişide anksiyeteye neden olan temel inançlara ulaşılarak bu inançların değiştirilmesi hedeflenir. 

İlaç Tedavisi (farmakoloji): Anksiyeteyi tamamen ortadan kaldıramaz ancak antidepresan türevi ilaçların belirli süreyle düzenli kullanımı sonucunda semptomlar iyileştirilebilir. Burada dikkat edilmesi gereken husus ilaç tedavisine kesinlikle bir uzmanın karar vermesi ve sürecin de yine bir uzmanla takip edilmesi gerekliliğidir. 

Psikoterapi: Kişide anksiyeteye neden olan temel faktörlerin belirlenmesi, kişideki olumsuz düşüncelerin olumlu düşüncelere evrilmesi ve kişideki kaygı şemasının dönüştürülmesi açısından daha verimli bir yöntemdir.

Bu nedenle kişinin anksiyete bozukluğunu temelinden çözebilmesi için psikoterapi yöntemi doğru olacaktır. 

 

Psikoterapinin Anksiyete Tedavisindeki Yeri 

Psikoterapide kişi problemlerini bir uzmanla çözer. Psikoterapide kişi konuşur, gerektiğinde analizler  ve testler yapılır ve bunun sonucunda anksiyeteye sebep olabilecek temel faktörler ve olaylar belirlenir. Bireyin olumsuz mitleri olumlu inançlara çevrilmeye çalışılır. 

Ayrıca psikoterapi kişinin anksiyete bozukluğunu engelleyecek sağlıklı sınırlar koyması açısından da oldukça faydalıdır. 

 

Online Terapi Anksiyeteye İyi Gelir Mi?

Anksiyete bozukluğu yaşayan kişilerde yoğun arzusu ve sosyal yaşamdan uzaklaşma durumu da görüldüğünden online terapi yöntemi tercih edilebilecektir. Online terapi kişiyle birebir iletişim yönünden ve çalışan ya da okuyan kişilerin tercihi açısından anksiyete bozukluğu ile savaşta kullanılabilecek bir yöntemdir. 

Alanında uzman kadrosu ve ihtiyaç duyduğunuz an uzman psikologlarımıza ulaşabileceğiniz sistemiyle Psikolog Ofisi, konforlu yaşama tekrar ulaşabilmeniz için her zaman yanınızdadır. Türkiye’nin en büyük online terapi sistemi olan Psikolog Ofisi’ndeki uzman psikologlarımızdan dilediğiniz zaman gerekli desteği talep edebilirsiniz.

 

Anksiyete Tedavisinde Ne Tür İlaçlar Kullanılır?

Anksiyete tedavisinde spesifik tek bir ilaç öngörülmemiştir. İlaç seçiminde hastanın alerjenik durumu, yan etkiler, anksiyetenin hastadaki ciddiyeti ile beraber dikkate alınacak birçok sebep vardır. Moklobemid ve trisiklik antidepresanlar anksiyete tedavisinde ilk dönemlerde çok sık kullanılan ve yaygın ilaçlardır. Ancak bu ilaçların bilinen birçok yan etkisi bulunmaktadır. Bunlar yerine, son dönemlerde ortaya çıkan ve daha az yan etkisi olduğu bilinen yeni grup antidepresan ilaçları tercih edilmektedir. Nefazodon, fluoksetin ve paroksetin bunların en çok tercih edilenleridir. 

Tekrar belirtmemiz gerekir ki anksiyeteden şikayetçi olan bir bireyseniz bu tarz antidepresan türü ilaçları kesinlikle bir uzmanın kararı olmadan temin etmeyiniz. 

 

Tedavi Edilmiş Anksiyete Bozukluğu Yeniden Tetiklenir Mi?

İlaç tedavisi veya diğer yöntemlerle iyileştirilmiş anksiyete (kaygı bozukluğu) durumunun yaşanan ani stres, kronik hastalık, travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) gibi durumlar sonrası basit halleriyle tekrar etmesi olağandır. 

Tekrar eden olumsuz düşüncelerin kaygı bozukluğunu tetikleyebilecek hale gelmesi halinde uygulanabilecek bazı temel yöntemlerle anksiyete bozukluğunun tekrar etmesi önlenebilir. 

Bu yöntemler: 

  • Nefes egzersizleri
  • Yoga
  • Meditasyon
  • Olumlama 
  • Rahatlama teknikleri
  • Yürüyüş
  • Düzenli egzersiz olarak sıralanabilir. 

 

Anksiyete (Kaygı) Bozukluğu Hakkında En Çok Merak Edilenler

  • Genelleştirilmiş anksiyete bozukluğunun destek sürecinde genellikle belirttiğimiz üç yöntem (psikoterapi, bilişsel davranışçı terapi ve ilaç tedavisi) birlikte yürütülür ancak hafif vakalarda ilaç tedavisi  tercih edilmeyebilir.
  • Anksiyete süreci için net bir seans sayısı söylenmesi doğru değildir. Vakaya göre süreç de değişiklik gösterecektir. 
  • Anksiyete uzman desteği alınması gereken bir rahatsızlıktır ancak kesinlikle bir akıl hastalığı olarak nitelendirilemez.
  • Destek alınmaması durumunda anksiyete bozukluğu kalp ritim bozuklukları, kas rahatsızlıkları ve daha fazla  hastalığa sebep olabilmektedir.
  • Anksiyete semptomlarını azaltmak her ne kadar mümkün olsa da tamamen iyileştirmek kendi kendine mümkün değildir. Kaygı bozukluğunun tamamen iyileşmesi için uzman desteği şarttır. 
  • Anksiyete bozukluğu; sinir, çaresizlik gibi kişiyi zora sokan duygulara neden olabilir. Bireyin günlük hayatını önemli ölçüde etkileyebilir. Ancak tek başına ölümle sonuçlanacak bir rahatsızlık değildir.
  • Anksiyete dönem dönem etkilerini artırabilen bir rahatsızlıktır. Kronikleşmiş duruma gelmiş sayılması için ise yaklaşık altı ay süre ile semptomların devam etmesi gerekir. 

Yaygın anksiyete bozukluğu, yaklaşık olarak, dünya üstünde yaşayan her yüz kişiden beşinde görülen bir psikolojik rahatsızlıktır. Fobi, sosyal anksiyete, panik atak gibi durumları da içine kattığımızda anksiyete bozukluğu yeni dünyada artık sıklıkla rastlanan rahatsızlıklardan biri haline gelmiştir. Ancak verimli psikoterapi seansları ve gerektiğinde, bir uzmanın kararı doğrultusunda, ilaç tedavisi ile iyileşme mümkündür. Psikolog Ofisi alanında uzman psikologlarıyla bu süreçte yanınızda olmaya her zaman hazırdır. Talep etmeniz halinde online seanslarımız hakkında bilgi almak ve sorularınızı iletmek için bizlere ulaşabilirsiniz.

Yazar
Yasemin Altındağ Profil Fotoğrafı
Yasemin AltındağPsikolog14 Aralık 2019
Yorumlar
0/1500

Henüz yorum yapılmadı

Henüz yorum yapılmadı
En uygun fiyatlarla

Online Terapi