apraksi ve dizartri

Apraksi ve Dizartri Nedir?

Apraksi ve dizartri en önemli motor konuşma bozukluklarındandır. Bu iki motor konuşma bozukluğu da günlük hayata oldukça büyük olumsuz etkiler bırakabilecek hastalıklardır. Zira yazımızda da üstünde duracağımız gibi önemli ve negatif semptomları bulunmaktadır .Apraksi ve dizartrinin nedenleri, belirtileri ve terapinin bu iki hastalığa olabilecek etkilerini sizler için derledik.

Apraksi Nedir? 

Apraksi, beynin bazı bölgelerinde oluşan hasar sonucu; yeterli kas gücüne, hareket isteğine ve kabiliyete sahip olunmasına rağmen beynin koordinasyon bölümlerinde oluşan bir sıkıntı nedeni ile istenilen hareketin yapılamaması ile giden bir nörolojik bozukluktur. 

Birey, eylemi anlar ve yapmak ister; yapmak için harekete geçtiğinde ise eylemi gerçekleştiremez, koordinasyon sıkıntısı çeker. Kas gücünde, kas tonusunda, anlamada veya biliş problemlerinde herhangi bir anormallik ya da sorun yoktur; hareketlerin koordinasyonunda ya da motor planlanmasında bir sorun vardır. 

Örneğin kişi su içmek için karşısında duran bardağa uzanmak ister fakat uzanamaz ve suyu alamaz. Apraksi, bir eyleme başlama isteğinin olmaması olan abuli ya da dili üretememe ve anlama bozukluğu olan afazi ile karıştırılmamalıdır, üçü de birbirinden oldukça farklıdır. 

Apraksi; çocuklar, yetişkinler ya da yaşlılar fark etmeksizin her yaş grubunda görülebilmektedir. Nerede bir bozukluk olduğuna, hangi eylemlerin yapılamadığına göre farklı türlere ayrılmaktadır. Genelde görülen ve apraksi denince akla gelen ilk türü ise konuşma apraksisidir.

Apraksi Neden Olur? 

Apraksi, beyinde motor hareketlerin planlandığı bölgelerde oluşan hasar sonucu koordinasyon bozukluğu ile ortaya çıkıyor demiştik. Bu hasara neden olacak ve apraksiye yol açabilecek birkaç neden şunlardır:

  • Beyin Tümörleri
  • Vasküler Nedenler
  • Beyin Hasarı ve Travmalar
  • Nörolojik Hastalıklar
  • Nörogelişimsel Bozukluklar
  • Nörodejeneratif Hastalıklar 

Kısacası beyne zarar verecek herhangi bir hastalık, enfeksiyon, darbe vs. gibi durumlar beynin motor planlama bölgelerine hasar verirse bireyde apraksi ortaya çıkabilir. Konuşma apraksisin sebeplerinden biri ise dilin baskın olduğu beynin sol yarım küresinde ortaya çıkan hasarlardır. 

Bunların yanı sıra herhangi bir neden olmaksızın da apraksi oluşabilir ve genellikle de nedeni anlaşılamaz. Erkek cinsiyet ve genetik de apraksi için önemli risk faktörleridir ve bu bireylerde apraksi daha çok görülmektedir.

Apraksi Belirtileri Nelerdir? 

Apraksi, dikkat edilmediği veya üzerinde durulmadığı takdirde bazı bireyler tarafından gözden kaçabilmekte ve fark edilememektedir. Apraksi, baskın olarak tabii ki de bazı belirtiler ile seyretmektedir. Bu belirtiler, apraksiden şüphelenilmesine ve apraksi tanısı koymaya yardımcı olmaktadır. 

En büyük belirtisi bireyin günlük hayatına devam ederken yapmak istediği bir eylemi yapamamasıdır. Dışarıdan bir göz olarak incelendiğinde de bu durum fark edilebilir. Anlamakta veya harekete karar vermekte herhangi bir sıkıntı yoktur, istek vardır ama eylem başarısız olur. 

En çok görülen konuşma apraksisi için de bazı belirtiler şunlardır:

  • Çocukların yaşıtlarına kıyasla konuşmada ve dil gelişiminde geri kalması
  • Konuşurken kelimeler arasında duraklamalar
  • Anlamanın iyi olması fakat konuşmanın anlama kadar gelişmiş olmaması
  • Daha uzun kelimeleri söylerken daha da zorlanılması
  • Hatalı söylenen kelimeleri düzeltmek için sık tekrar edilmesi
  • Konuşurken kelimeleri ve heceleri doğru sıraya koyamama

Bunlar ve bunlara benzer birçok belirti ile apraksi fark edilebilmekte ve tedavisi adına adımlar atılabilmektedir.

Apraksi Çeşitleri

Apraksi, beynin farklı kısımlarında görülen hasarların hangi motor planlamayı etkilediğine göre belirli alt türlere ayrılmaktadır. Apraksi tipleri şu şekilde sayılabilir:

  • İdeomotor apraksi

Bu alt tipe bakıldığında birey bilinçsizce veya gün içinde yapabildiği eylemi başka birisinin sözlü bir talimatı karşısında yerine getirememektedir. Örneğin, normalde el sallayan bir çocuğa annesi, ‘’Hadi el salla.’’ dediği zaman çocuk elini sallayamaz. İşte bu şekilde görülen apraksi türüne ideomotor apraksi denir.  

  • Konstrüksiyonel Apraksi

Bu apraski türünde bireyin çiziminde ve konfigürasyon kurmasında bir bozukluk vardır. Birey, istenilen şekli çizemez veyahut logo parçalarını birleştirerek istediği şekli elde edemez. Bir diğer ismi olan yapısal apraksi diye de bilinir.

  • Konuşma Apraksisi

Çocuklarda en sık görülen apraksi türüdür ve bir diğer ismi sözel apraksidir. Hastanın çene, dudak, dil vs. iletişim organlarında bir sorun yoktur. Birey, karşı tarafı anlar, söylemek istediği şeyleri belirler fakat söyleyemez. 

Motor planlamada bir sorun bulunmaktadır. Konuşma apraksisinin de kendi içinde farkı türleri bulunmaktadır ve her birinin belirtileri farklılık gösterir. Hepsinde olan ve en belirgin olarak görülen belirti bireyin sözcükleri oluşturan sesleri ve heceleri doğru sıraya koyarak seslendirmede güçlük çekmesidir. 

Gelişimsel konuşma apraksisi ve edinilmiş konuşma apraksisi olmak üzere iki türü vardır. Gelişimsel konuşma apraksi, daha çok erkek çocuklarda rastlanmaktadır ve nedeni tam olarak bilinmez. Okuma yazma sorunları, konuşma sorunları, gramer hataları ve zayıf sözcük bilgisi, çiğneme sorunlarını içermektedir. 

Edinilmiş konuşma apraksisi ise her yaşta bireylerde rastlanır, gelişimsel apraksinin aksine yetişkinlerde daha sık görülen konuşma apraksisidir. 

  • İdeasyonel Apraksi

Hastanın eylemi yapmasında herhangi bir sıkıntısı yoktur fakat eylemlerin sırasını karıştırır. Örneğin saçını taraması ve toka takması istendiğinde birey bu eylemleri yerine getirir fakat sıralamayı doğru yapamaz.

  • Duyusal Apraksi

Bu apraksi türünde birey bir nesnenin ne işe yaradığını tanıyamaz ve bu yüzden de bir objeyi kullanamaz.

  • Giyinme Apraksisi

Hastanın kıyafetlerini giymeyi başaramadığı apraksi türüdür. 

  • Limb Apraksi

Bireyin uzuvlarının işlevleri yerine getirememesi ile ilgilidir ve en çok el hareketlerinde sıkıntı yaşanır. Birey, başta el hareketleri olmak üzere uzuvlarını istediği gibi hareket ettiremez.

Apraksi ve Terapi

Özellikle apraksi görülen çocuklar için terapi haftada 3-4 olacak şekilde sık ve yoğun uygulanmaktadır. Başlangıçta grup terapilerinden çok birebir yapılan terapiler tercih edilir, çocuk için daha etkili olur. 

Zaman geçtikçe hasta bireyde veya çocukta ilerleme görülünce bu seansların sıklığı ve yoğunluğu kişiye göre azaltılır. Gelişme gösterildiyse eğer grup terapisi bu aşamada daha etkili olmaya başlar ve birey, durumuna göre grup terapisiyle devam edebilir.

Dizartri Nedir? 

Dizartri, merkezi ya da çevresel sinir sistemlerinin birinde veya ikisinde birden oluşan hasarlar, lezyonlar vs. gibi sorunlar sonucunda konuşmanın anlaşılabilirliğinin kısıtlandığı bir motor bozukluktur. Bu motor bozukluk konuşma kaslarını kontrol eden kaslarda koordinasyon bozukluğu, spastisite, paralizi ve flaksiditeye yol açar. 

Bunların bir sonucu olarak da konuşma ve konuşmanın anlaşılabilirliği bozulur; solunum, ses, rezonans ve prozodik özellikler etkilenir. Bu şekilde ortaya çıkan konuşma bozukluğuna dizartri denir. 

Dizartri Neden Olur? 

Dizartri, bir motor bozukluktur ve bu motor bozukluk merkezi sinir sistemi, çevresel sinir sistemi ya da her ikisinde birden görülmektedir. Sinir sisteminde oluşan farklı hasarlar farklı dizartri tiplerine sebep olmaktadır. 

Yetişkinlerde genel olarak travma gibi beyin hasarına bağlı olarak dizartri ortaya çıkmakta iken çocukluk döneminde gelişimsel dizartri görülmekte ve serebral palsi en büyük rolü oynamaktadır. Bunların yanı sıra dizartriye yol açabilecek birçok neden ve hastalık bulunmaktadır. Bunlardan bazıları: 

  • Beyinde veya sinir sisteminde tümör
  • Parkinson hastalığı
  • Multipl skleroz
  • Myastenia gravis
  • Serebrovasküler olaylar
  • Travma ile oluşan beyin hasarı
  • Huntington hastalığı
  • Progresif supranükleer palsi
  • Amyotrofik lateral skleroz
  • Enfeksiyon
  • Çeşitli kas hastalıkları
  • Beyin cerrahisi girişimleri sonrası
  • İlaç kullanımı 
  • Dizartri, bunların yanı sıra doğumdan önceki hasarlar nedeniyle de ortaya çıkabilir. 

Dizartri Belirtileri

  • Bazı bireyler ya da çocuklar yüz kaslarını veya dilini hareket ettirmekte güçlük çekiyor olabilirler ve bu da konuşmalarında zorluk yaratır.
  • Hasta bireylerde normal bireylere göre konuşurken daha fazla salya akması görülür.
  • Konuşmaları hızlı ve akıcı olmayabilir, yavaş konuşmak sık görülen belirtilerden birisidir.
  • Bazı bireylerde ise yavaş konuşmanın aksine anlaşılamayacak derecede hızlı konuşmak da görülebilir.
  • Akıcı konuşmakta güçlük çekebilirler, bir şey anlatırken geveleyerek anlatırlar.
  • Kısık sesle hatta fısıltı düzeyinde konuşma görülebilir, yüksek sesle konuşulması istense de konuşamaz. 
  • Konuşurken seslerinin volümü sürekli olarak değişebilir, sürekli aynı volümde konuşmakta güçlük çekebilirler.
  • Sesleri bazen rahatsız edici, tırmalayıcı, genizden veya gergin bir şekilde çıkabilir.
  • Yutma güçlüğü görülebilir.

Dizartri Çeşitleri 

  • Flaksid Dizartri : Solunum güçlüğü, azalmış solunum, sesli nefes alma, afoni, anlaşılamayan ünsüz üretimi, dil ucu ünsüzlerin üretilememesi, azalmış ses şiddeti, hipernazalite (genizden konuşma) ile karakterizedir. Bulbar palsy, kranial sinir lezyonları, myastenia gravis hastalıklarında sık görülmektedir ve alt motor nöron lezyonları sonucunda ortaya çıkan kas güçsüzlüğüne bağlı oluşmaktadır. Çift taraflı lezyonlarda soluklu ses duyulmaktadır. 
  • Hipokinetik Dizartri : Parkinson hastalığında sık görülmektedir. Lezyon basal ganglionda ortaya çıkar ve solunum desteği azalmıştır. Bunun sonucu olarak da soluksuz kalma, nefes nefese kalma, istemsiz hareketler ve sonucunda duraklama, titrek konuşma kısa kesik konuşma, tremor, azalmış ses şiddeti, hipernazalite, tek düze ses şiddeti belirtileri ile kendini gösteren dizartri tipidir. 
  • Hiperkinetik Dizartri : Mykoloni, enfeksiyon, Tourette Sendromu gibi hastalıklarda daha sık görülmekle birlikte hipokinetik dizartri gibi basal ganglia lezyonlarında ortaya çıkmaktadır. Tek perde ve perde kırılmaları, atetoni, değişken ranj, uzun aralıklarla söz öbeklerinin söylenmesi, konuşurken duraklama, kısa kelimelerle konuşma, ses tonunda değişiklik ve konuşmada monotonluk belirtileri ile kendini gösterir. 

    Ses ve konuşma sorunlarının yanında soluk alırken zorlanma, nefes nefese kalma gibi solunumda sıkıntılar da izlenebilmektedir. 

  • Spastik Dizartri :  Travmalar, serebrovasküler olaylar gibi lezyonun bilateral üst motor nöronlarda görülmesi sonucu ortaya çıkar. Kalın, sert ses tonu, hipernazalite, boğuk fonasyon belirtileri ile kendini gösterebilir. Larink kaslarındaki spastisite, koordinasyon problemi, kas güçsüzlüğü sebeplerinden bu konuşma bozuklukları ve güçlükleri ortaya çıkar. 
  • Ataksik Dizartri :  Genel belirtileri çatlak, tırmalayıcı ses, ses tonunda ani değişiklikler ve patlamalar, aşırı değişkenlik olması gibi ses tonuyla ilgili belirtilerdir. Bunların yanında heceleri uzatma, her hece sonrası duraklama, anlaşılmayan konuşma, ünlü ve ünsüz üretiminde bozulmalar ile de kendini gösterebilir. 

    Serebral sistemde görülen lezyonlar sonucu ataksik dizartri görülür ve başlıca görülen hastalıklar enfeksiyon, travma, tümör gibi hastalıklardır. 

  • Karmaşık Tip Dizartri(Ataksik-Spastik) : Spastik tip ve ataksik tip dizartri beraber görülmektedir. Nedeni hem üst motor nöron lezyonun hem de serebellar lezyonun olmasıdır. 
  • Karmaşık Tip Dizartri(Flaksid-Spastik) : Hem flaksid tip dizartrinin hem de spastik tip dizartrinin beraber görüldüğü dizartri tipidir. Hem üst motor nöron hem de alt motor nöron lezyonu görülmektedir.

Dizartri ve Terapi

Terapi, dizartri hastalarının gündelik hayatında daha rahat edebilmesini sağlamak ve hastalık belirtilerinin gerilemesi için son derece önemlidir ve her dizartri hastasının dil ve konuşma terapisi alması sağlanmalıdır.

Dizartri hastaları için ilk önce dizartrinin tipi, şiddeti ve nedeni dil ve konuşma terapisti tarafından ölçülmeli ve belirlenmelidir. Nasıl konuşulduğu, dili, kasların nasıl kullanıldığı, dudaklar, ses kalitesi değerlendirilir. Dil ve konuşma terapisti sizinle beraber çalışarak şunları hedefler:

  • Nefesin doğru şekilde alınıp verilmesini sağlamak
  • Konuşmanın anlaşılabilirliğini artırmak
  • Dil-dudak kaslarının kullanımının düzeltilmesi ve koordinasyonun sağlanması
  • Konuşma hızının duruma göre azaltılması ya da artırılması
  • Konuşurken ses seviyesinin uygun bir şekilde ayarlanması
  • Hastaya göre gerektiği zamanlar ek olarak konuşma kalitesinin artırılmasının sağlanması ve diğer sorunların önlenmesi

Dizartri hastaları dil ve konuşma terapisi sayesinde oldukça yol alabilmekte ve konuşmaları oldukça düzelebilmektedir. Belli başlı egzersiz ve aktivitelerle adım adım ilerlenmekte ve kişinin günlük hayatındaki refah seviyesi artırılmaktadır.

Yazar
Avatar
Şebnem Akı KaraoğluUzman Psikolog3 Ekim 2023
0/1500
Yorumlar

Henüz yorum yapılmadı

Henüz yorum yapılmadı