mahremiyet eğitimi çocuklara nasıl verilir

Mahremiyet Eğitimi ile Çocuklara Güvenli Alan ve Sağlıklı Sınır Bilinci Kazandırmak

Mahremiyetin, özel bölgelerin ve mahremiyet sınırlarının bilincinde olmak; kişinin hem kendisi hem de başkaları için çocukluktan itibaren edinmesi gereken bir farkındalıktır.

Bu sayede kişiler hem kendi sınırlarının ihlal edilmesine hayır diyebilecek, sınırlarını ihlal eden kişilere karşı gerekli reaksiyonu gösterebilecek; hem de diğer insanların mahremiyetine ve sınırlarına müdahalede bulunma hakkı olmadığının da bilincinde olacaktır. Bu nedenle her insanın çocukluğundan itibaren mahremiyet eğitimi alması gerektiğini söylememiz gerekir.

Mahremiyet eğitimi; özel ve izin alınmadan dokunulmaması gereken bölgelerin, başka insanların mahremiyetine gösterilecek saygının, mahrem konularda hayır demenin öneminin ve bu gibi konuların öğrenilmesini kapsamaktadır.

Mahremiyet eğitimi öncelikli olarak kişinin ilk kez içinde bulunduğu toplum birimi olan aile tarafından verilmeli, sonrasında ise okulda verilecek eğitimler ile aileden gelen mahremiyet bilinci desteklenmelidir. Ancak yaşam boyunca kişinin kendini de bu konuda eğitmesi gerekliliği oldukça önemlidir.
Konu olarak mahremiyet eğitimini ele aldığımız içeriğimizde, mahremiyet eğitiminin çocuklara nasıl verilebileceği ve önemini ele alırken; ebeveynler için de bazı ipuçlarına yer verdik. Keyifli okumalar dileriz…

Mahremiyet Eğitiminin Çocuğun Gelişimi Üzerindeki Rolü ve Sağlıklı Kişilik Gelişimine Katkıları

Mahremiyet eğitimi, her çocuğun alması gereken ve hayat kalitesi, sağlıklı bilinç ve kişilik yapısı açısından oldukça büyük önem teşkil eden bir eğitimdir.

Çocuklar, özellikle bir yaşa kadar korunmaya daha muhtaç ve dışarıdan gelen olumsuz etkilere daha açık bir konumdadırlar. Ebeveynin çocuğunu korumak için atması gereken en temel adım ise çocuğuna küçük yaşlardan itibaren mahremiyet eğitimi vermek ve onun sağlıklı sınırlar çizmesine yardımcı olmaktır.

Bir çocuğun, muhakeme yeteneğinin sınırlı olduğu yaşlarda dahi mahremiyetinin ve sınırlarının ihlal edildiğini hissettiği anlarda itiraz edebilmesi ve ebeveynlerini bu konuda bilgilendirmekten çekinmemesi açısından mahremiyet eğitiminin önemli büyüktür. Ayrıca çocuklar, başka insanların mahremiyetine saygı göstermeyi de henüz çocuk yaşlarda alacağı mahremiyet eğitimi sayesinde öğrenir.

Tüm bunlar mahremiyet eğitiminin sağlıklı kişilik gelişimine olan katkılarındandır. Ancak bunların yanında öz güvenin gelişimi, öz şefkat kazanılması gibi mahremiyet eğitiminin getirdiği başka bazı katkılar da bulunmaktadır.

Çocukluk Döneminde Mahremiyet Algısı Nasıl Gelişir?

Mahremiyet algısının gelişmesi; sağlıklı sınırların oluşması, kişinin hayır demeyi öğrenmesi, mahremiyet içgüdüsünün sağlamlaşması ve kişilik yapısının sağlam bir zemine oturması açısından oldukça önemlidir.

Dolayısıyla bilinçli bir ebeveyn olma gayesi taşıyan her insan öncelikli olarak çocuğunun mahremiyet algısını nasıl geliştirebileceğine dair farkındalık kazanmalıdır.

  • Çocuklarda mahremiyet algısının gelişmesi için onlarla açık iletişim kurmak oldukça önemlidir. Mahrem bölgelerin her iki cinsiyet için de neler olduğunu öğretmek, insanların ona dokunurken izin alması gerektiğini zihninde sağlam bir temele oturtmak gibi konularda açık iletişim her zaman tercih edilmelidir.
  • Bunun yanında çocuğun tuvalette veya banyoda iken yanında başkasının bulunmasına izin verilmemesi,
  • Kapısı kapalı olan bir odaya girerken kapıyı tıklatmanın alışkanlık haline getirilmesi,
  • Çocuğun sınırlarına ve mahremine özen gösterilmesi,
  • Sarılmak veya öpmek gibi eylemler öncesinde mutlaka çocuktan izin alınması, çocuğun birine sarılmaya ya da onu öpmeye zorlanmaması,
  • Ev içi kıyafetlere özen gösterilmesi gibi noktalar da mahremiyet algısının geliştirilmesinde oldukça önemli olan noktalardır.

 

Bunun yanında çocuk okul hayatına başladığında öğretmenine de bazı görevler düşmektedir. Bir öğretmenin çocukların birbirlerine olan davranışlarını ve yakınlık derecelerini gözlemlemesi ve çocukların birbirlerinin sınırlarına duyacağı saygı hakkında zaman zaman hatırlatmalar yapması önemli bir noktadır.

Aile İçi Mahremiyet Eğitiminde Ebeveynler İçin İpuçları

Aile içi mahremiyet eğitimi, çocuğun mahremiyete dair ilk farkındalığını kazanacağı oldukça önemli bir olgudur. Dolayısıyla ebeveynlerin bu konuya titizlikle ve önemle yaklaşması gerekir.

Ebeveynlerin çocuklarına sağlıklı bir mahremiyet eğitimi vermesi açısından yardımcı olacak bazı ipuçlarını şöyle sıralayabiliriz:

  • Çocuğunuzla açık iletişim kurmaktan çekinmeyin.
  • Çocuğunuzla mahremiyet algısını zedeleyecek oyunlar oynamayın.
  • Çocuğunuza zaman zaman onu mahremiyet algısı konusunda test edecek küçük sorular sorun.
  • Sadece çocuğunuzu değil, etraftakileri de onun mahremiyetine saygı duymak konusunda uyarın.
  • Çocuğunuzun sizi tuvalette ya da banyoda görmesine izin vermeyin.
  • Çocuğunuzun odasına girerken daima izin alın ve onda da bunu alışkanlık hâline getirin.
  • Çocuğunuzun bezini veya kıyafetlerini başkalarının yanında değiştirmeyin.
  • Birinci dereceden akrabanız veya çocuğunuzun hemcinsi olsa dahi, kimsenin çocuğunuz tuvalette veya banyodayken yanında bulunmasına izin vermeyin.
  • Çocuğunuza anne ve babasından sır saklamamasını, anne ve babasından bir şey saklamasını istemiş olan kişi kim olursa olsun anne ve babasına bunu söylemesi gerektiğini öğretin.
  • Çocuğunuza özel bölgelerini öğretin. Kendi özel bölgelerinizi çocuğunuzun görmesine izin vermeyin ve özel bölgelerini başkalarının görmesinin normal olmadığını öğretin.
  • Çocuğunuzun özel bölgelerine lakap ve isimler takmayın. ‘Vulva’, ‘makat’, ‘anüs’ ve ‘penis’ gibi bilimsel gerçek adlarını kullanın ve sevimlileştirmeyin.
  • Ne yakınlıkta olursa olsun, kimsenin çocuğunuzun özel bölgelerine dair espri yapmasına izin vermeyin ve ‘ayıp’ ve ‘özel’ kelimelerini çocuğunuzun duyacağı yerde kullanın.
  • Kardeşi ile bile olsa kimse ile beraber yıkanmamalı, özel bölgeleri gösterilmemelidir. Eğlence amaçlı doldurulan köpük dolu küvet gibi aktivitelerde iki kardeş mayoları ile olmalı, yalnız bırakılmamalı ve eğlence bitip sıra banyo yapmaya geldiğinde biri bornoz giydirilip banyodan çıkarılarak önce biri sonra diğeri yıkanmalıdır.
  • Çocuğunuzun bezini kardeşinin yanında değiştirmemeli, bez değişimi sırasında gelen diğer kardeşe ‘kardeşinin bezini değiştiriyoruz, bittiğinde çağırırım’ demelisiniz.


Güvenli Alan Yaratma ve İyi-Kötü Dokunma Ayrımına Dair İpuçları

Güvenli alan, mahremiyet algısının anlaşılması açısından mutlaka çözümlenmesi ve farkındalık kazanılması gereken bir olgudur. Dolayısıyla güvenli alan kavramının ebeveynler tarafından anlaşılması ve çocuklara aşılanması oldukça önemlidir.

  • Güvenli alan; bireyin kendini güvende, rahat hissettiği ve korunmaya muhtaç hissetmediği alandır. Bireyin anne karnından sonra ilk güvenli alanı ebeveynlerinin yanı olmalıdır. Dolayısıyla her ebeveyn; çocuğuna güvenli alan hissini yaşatmalıdır. Bu his, çocuğun güvenli alanı olarak gördüğü ebeveynlerinden alacağı mahremiyet eğitimini daha iyi kavramasına da oldukça yardımcı olacaktır.
  • Çocuk çok küçük yaştan itibaren ‘özel bölge’ kavramını bilmeli, özel bölgelerini tanımalı ve sakınması gerektiğini öğrenmelidir. Ebeveynleri bile çocuğunun tuvalet sonrasında temizlik için dahi olsa dokunacakları zaman; bez çağındaki çocuğa ‘seni temizlememiz gerek’ gibi dokunma sebebini bildiren veya bezden çıkmış çocuğa ‘bittiyse yıkayayım mı?’ gibi sebep söyleme ve müsade isteme alışkanlığını edinmelidir. Böylece çocuğa anlatmaya çalıştığınız ‘özel bölge’ algısını desteklemiş olursunuz ve çocuk ‘kötü dokunuş’u daha rahat ayırt edebilir.
  • Her ne kadar sarılmak; sevgisini paylaşmaktan çekinmeyen çocuklar yetiştirme sürecinde oldukça önemli ise de, maalesef günümüz dünyası çocukların kimi zaman kendilerini sakınması gerekliliğini doğurmuştur. Bu nedenle iyi dokunuş ve kötü dokunuş ayrımını iyi yapabilen çocuklar yetiştirmek oldukça önemlidir.
  • Öncelikle her ne olursa olsun bir çocuğa sarılanacağı ya da öpüleceği zaman izin alınması oldukça önemlidir.
  • Ancak bunun yanında bazı dokunuşlar iyiye işaret iken, bazıları kötüye işarettir. Öncelikle çocuğunuzun kendini rahatsız hissettiğini belirttiği konuşmaların iyi olduğu hakkında kesinlikle ısrar etmemelisiniz.
  • Bir çocuk kendisine dokunan biri hakkında rahatsız hissediyorsa bu o dokunuşu kötü dokunuş olarak tanımlamak için yeterlidir.
  • Bunun yanında çocuğunuza; çocuğunuzu kendisine dokundurmaya zorlayan ya da çocuğunuz istememesine rağmen çocuğunuza dokunan kişilerin de kötü dokunuş yapmak istediklerini öğretmelisiniz.
  • Çocuğunuza öğretmeniz gereken iyi dokunuşlara ise; babanın ya da annenin iyi geceler öpücüğü, çocuğun kendisinin izin verdiği ve onu rahatsız etmeyecek şekilde sarılan sevdikleri, yürüdüğü yolda güvende olması için elinin tutulması, selamlaşırken kendisi de izin veriyorsa yanağına kondurulan abartısız öpücükler gibi davranışları örnek verebiliriz.
  • Unutmamalıyız ki; çocuklara karşı işlenen istismar suçlarında faillerin büyük çoğunluğunu ailenin güvendiği, eve girip çıkmasına veya çocukla yalnız kalmasına izin vermekte sakınca görmediği aile yakınları, komşular ve akrabalar oluşturur. Çocuğunuza, hoşgeldin derken sarılmak veya öpmek istememesi durumlarında bunu yapmıyor oluşunu saygısızlık gösterisi olarak algılayıp zorlama yapmamalısınız. Bu çocukta; ailenin güvendiği kişilerin kendisine dokunmak istediğinde kendisi istemese veya garip bulsa bile karşılık verme zorundalığı algısı yaratabilir. Çocuğun kendisine dokundurtmak istemediği kişilerin zorla dokunma çabalarını kötü dokunuş olarak adlandırıp bunu öğretmeye çalışırken; akraba, komşu veya başka yakınların sevgi gösterileri ve dokunma istemlerine karşılık vermek zorunda bırakmak onda kafa karışıklığı yaratacaktır.
  • Çocuğunuza, anne ve babadan sır saklamaması gerektiği ve birinin kendisinden herhangi bir şey ‘Aramızda kalsın’ lafının yalnızca anne ve babasından gelebilecek bir talep olduğunui anne ve babasından saklamasını istemesinin kötü niyetli ve normal dışı olduğunu öğretmelisiniz. ve annesi ile arasında olan bir konuyu babasından, babası ile arasında olan bir konuyu ise annesinden dahi saklamaması gerektiğini öğretmelisiniz. Anne ve babanın çocuğu en çok koruyup kollayan kişiler olduğu; dolayısıyla birisi herhangi bir şeyi anne veya babasına söylememesini istediyse bunun asla iyi bir amacı olamayacağını bilmeli, ve her olursa olsun suçlanmadan ve yargılanmadan anne ve babasına her şeyi anlatabileceğini bilmelidir.
  • Herhangi birisi için ebeveynlerine, kendisine yönelik aşırı veya rahatsız edici dokunuşları olduğunu söyleyen çocuk anne ve babası tarafından suçlanmamalı, karşıdaki kişinin davranışı çocuğa karşı normalleştirilmemeli, bunu kendileri ile paylaştığı için teşekkür edilmelidir. Söz konusu kişiye karşı ayıp olacağı düşüncesi veya o kişinin bunu yapamayacak derecede yakınınız olması veya o kişiye çok güveniyor olmanız; çocuğunuza karşı ‘onun için yapmamıştır’ demenize sebep olmamalı. Bu durumda, çocuk bu davranış ile tekrar karşılaştığında bunu önemsemez veya ebeveynlerine anlatmaya değer bulmayabilir.
  • Maruz kaldığı bir istismarı anlatan çocuğa ‘neden izin verdin’ veya ‘neden oradaydın, neden onunla yalnız kaldın’ veya ‘neden sakladın’ ya da herhangi bir başka şekilde; kendisinin de buna engel olmamış olduğu veya fırsat verdiği veya bunda payı olması gibi düşünceleri yaratabilecek bir karşılık verilmemelidir. Bu çocukta travmalar yaratabileceği gibi; aynı durumda başka herhangi birinin de yine bunu yapmasının normal olduğu, bunun kendi suçu olduğu, bunu birine anlatır veya bu konuda yardım almak isterse kendisinin ayıplanıp suçlanabileceği hislerini doğurabilir ve hayatının geri kalanında maruz kalabileceği herhangi başka istismar durumlarında da sessiz kalıp, konunun duyulmaması adına kendisinden istenenleri kabul etmesine sebep olabilir.
  • ‘Bunu yapmazsan ailene söylerim’ veya ‘böyle olmazsa başkalarına da anlatırım’ gibi olası şantaj durumlarına maruz kalması halinde gelip kendisi size her şeyi anlatacak olursa; karşısındaki kötü niyetli kişiye karşı kendisini korumak konusunda yalnız olmak zorunda kalmayacağını, onu her koşulda koruyup ona her durumda yardım edeceğinizi ve onu yargılamadan onunla beraber çözüm yolları arayacağınızı bilen ve size güvenen çocuklar yetiştirirseniz, onları kötü niyetli kimselerden korumanız, yaşadıklarının farkında olmanız ve önlemler ve profesyonel yardımlar almanız da mümkün olur.


Çocukların Dijital Ortamlarda Mahremiyetini Koruma Yolları

Her ne kadar evin içinde çocuklara mahremiyet eğitimi vermek ve sağlıklı sınırları oluşturmak için günümüz dünyasında birçok verimli kaynak bulunsa da, dijital dünya kimi zaman işleri daha zor hâle getirebilmektedir.

Zira dijital dünya çoğu zaman çok faydalı içerikler ile karşımıza çıksa da maalesef çocuklar için hiç de uygun olmayan içeriklere de açıktır. Bu durumda da dijital ortamdan çocuğu tamamen soyutlamayıp olumlu içeriklerden faydalanmasına destek olarak; olumsuz içeriklerden onu koruma görevi ailelere düşmektedir.

  • Bunun için öncelikle yapılması gereken özellikle bir yaşa kadar çocuğun oynadığı oyunların, girdiği sitelerin vs. denetim altında tutulmasıdır. Ayrıca çocuğun günlük olarak ekran başında geçireceği süreyi de kontrol etmek önemlidir.
  • Her dizi ve filmin çocuklara uygun olmadığını idrak etmek gerekmektedir.

Tüm bunlara dikkat edildiğinde çocukların dijital dünyadan faydalanması ve buradaki olumsuz içeriklerin etkisine kapılmaması kolaylaşacaktır.

Ayrıca bir yaşa kadar çocukların kendi denetiminde olan sosyal medya hesaplarının bulunmaması bizce faydalı olacaktır.

Çocuklukta Alınan Mahremiyet Eğitiminin Erişkin Yaştaki Faydaları

Ailenin çocuğunda sağlıklı mahremiyet algısı gelişmesine neden olmasının; onun yetişkinliğine yapacağı en güzel katkılardan biri olduğunu söyleyebiliriz.

Zira mahremiyet algısı, çocuklukta kazanılan ve yetişkinlik dönemindeki bir bireyde mutlaka bulunması gereken bir olgudur.

Mahremiyet algısı bulunan bir yetişkin;

  • Hayır demeyi bilir,
  • Sınırlarını korur,
  • Kendi mahreminin ve başka kişilerin mahreminin farkında olur ve buna saygı duyar,
  • Güvenli alanını oluşturur,
  • Başka kişilerin özgürlüğünü ve sınırlarını ihlal etmez ve
  • Sağlıklı ilişkilere sahip olabilir.

 

Bir kişinin hem kendini koruyabilmesi hem de farklı insanlara saygı duymasının yolu büyük ölçüde mahremiyet algısının kazanılmasından geçmektedir.

Sağlıklı Sınırlar Çizme ve Mahremiyet Eğitimi İlişkisi

Sağlıklı sınırlar çizebilmek bir insanın öz güveninin gelişmesi, hayır diyebilmesi, sağlıklı ilişkilere sahip olması, iç huzurunun yerinde olması gibi bir çok unsur açısından oldukça önemlidir.

Mahremiyet eğitiminin alınması ve sonucunda doğru mahremiyet algısının geliştirilmesi ise kişinin sağlıklı sınırlara sahip olmasının birincil koşullarından biridir. Zira mahremiyet algısı gelişen bir kişi, bireyde var olması gereken sınırların farkına varacak ve bu sınırların ne ölçüde olması gerektiğini çözümleyecektir.

Ayrıca kişinin, hayır diyebilmeyi öğrenmesinin yolu da çocukluktan itibaren aldığı mahremiyet eğitimi sayesinde bunu alışkanlık hâline getirmesinden geçmektedir. Dolayısıyla mahremiyet eğitimi ile sağlıklı sınırlar çizebilmenin oldukça sıkı bir ilişkisi olduğunu söylememiz gerekir.

 

Bu ölçüde ailelerin çocuklarında her ikisinin de birbiri ile bağlantılı olarak gelişmesi için özveride bulunması gerekmektedir.

Mahremiyeti Oyun ve Örneklerle Öğrenme Yöntemleri

Mahremiyeti çocuklara öğretmenin birçok ipucu olmakla birlikte çocuk zihni göz önüne alındığında oyunlar ve örneklerin bunun en güzel yolu olduğu anlaşılacaktır.

Ancak tehlikeli olabilecek bir yöntem olduğu da söylenebilir zira bu mahremiyet algısını geliştirmek yerine mahrem bölgelerin oldukça normalleştirilmesine de neden olabilir.

Dolayısıyla ailelerin bu konuya hassasiyetle yaklaşmak gerekmektedir. Özellikle çocuğun arkadaşları ya da ailesi dışında herhangi biri ile mahremiyet algısı gelişmesine yönelik oyunlar oynamamasına özen gösterilmelidir.

Anne ya da baba ile oynanan mahremiyet eğitimine yönelik oyunlarda dahi titizlikle davranılması gerektiği açıktır. Örneğin evcilik oyunu, giysi giydirme oyunları vs. mahremiyet eğitimde kullanılabilecek ancak hassas davranılması gereken oyunlardır. Mesela çocuğunuzla evcilik oynarken bebeklerinin kıyafetlerini değiştirmeyi teklif edebilir ve ‘özel bölgesini kapatalım önce, görünmesin.’ gibi ifadeler kullanabilirsiniz.

Veya oyuncaklara banyo yaptırıp, başka bir oyuncak için ‘ama şuan arkadaşın yıkanıyor, aynı anda yıkanamazsınız ki özel bölgeleriniz görünür’ diyebilir veya oyuncaklar için bir kap su doldurup havuz yaparak ‘çıplak yüzülmez ama, özel bölgeleri görünür. hadi özel bölgelerini kapatacak bir şeyler bulalım’ diyebilirsiniz.

Ayrıca mahremiyet eğitimini çocuğun psikolojisini zedelemeyecek bazı örneklerle desteklemek de ailelere bu konuda yardımcı olabilir.

Açık İletişim ve Güven Duygusunun Mahremiyet Eğitimindeki Yeri

Açık iletişim, mahremiyet eğitiminin sağlıklı verilmesi ve mahremiyet algısının gelişmesinin bizce en birincil gerekliliğidir.

Burada çocuğun mahrem bölgelerini net bir şekilde öğrenmemesi, kimi zaman çocuğa net bir şekilde hayır denilmemesi, açık iletişimden sakınılarak çocuğun sorduğu sorulara kaçamak cevaplar verilmesi gibi unsurlar oldukça sakıncalıdır.

Bu durum hem mahremiyet eğitiminin önüne geçecek hem de sağlıklı sınırlar oluşmasına ve çocuğun hayır demeyi öğrenmesine de engel olacaktır.

Aynı şekilde güven duygusu da çocuğun ebeveynleri ile bağ kurması ve onlardan gelecek eğitimi kabul etmesi açısından oldukça güvenlidir. En basit eğitimlerde dahi arada güven duygusu olmaması verimi düşürürken mahremiyet eğitimi gibi insan hayatında çok büyük ve önemli yere sahip bir eğitimde güven duygusunun eksikliği çok daha büyük olumsuzluklara neden olacaktır. Dolayısıyla hem çocuğun güvenli alanının sağlanması hem de onda güven duygusu gelişmesine yardımcı olunması mahremiyet eğitiminin veriminde çok gerekli bir unsurdur.
İyi dokunuşlar, sevgi ve güven duygusu taşıyan, kişinin rızasıyla gerçekleşen dokunuşlardır. Kötü dokunuşlar ise, kişinin rahatsızlık hissettiği veya rızası olmadan gerçekleşen dokunuşlardır. Çocuklar, bu ayrımı öğrenmeli ve kendilerini rahatsız hissettikleri durumlarda bunu ifade edebilmelidir.
Ancak çocuk, anne ve babası kadar kimseye güvenmemesi gerektiği ve kimsenin özel bölgelerine dair şakalar yapamayacağını, özel bölgesini görmeyi talep edemeyeceği veya kendi özel bölgesini çocuğa gösteremeyeceğini bilmeli ve güven unsurlarının da sınırlara tabi olduğunu bilmelidir.

Yazar
Avatar
Şebnem Akı KaraoğluUzman Psikolog5 Kasım 2024
0/1500
Yorumlar

Henüz yorum yapılmadı

Henüz yorum yapılmadı