Şizofreni Nedir?
Duygu, düşünce ve davranış biçimlerini ciddi boyutlarda etkileyen, gerçek dünya ile hayaller arasındaki sınırları yok eden bir psikoz türüdür. Şizofreni birçok kitaba, filme ve televizyon programına konu olmuş ve oldukça merak edilen bir rahatsızlık olmasına rağmen şizofreniyle ilgili doğru sanılan bazı yanlışlar mevcut.
Biz de sizler için şizofreniyle ilgili doğru olduğu düşünülen 9 yanlışı inceledik:
1. Şizofreni çoklu kişilik bozukluğuyla aynı şeydir!
Şizofreni genelde çoklu kişilik bozukluğuyla karıştırılır. Çoklu kişilik bozukluğunda (bölünmüş kişilik bozukluğu) birbirinden tamamen farklı kişilikler görülürken şizofrenide birbirinden tamamen farklı kişilikler görülmez. Yaygın olan bu inanışın aksine, şizofrenide kişilerin gerçeklik algıları bozulur, var olmayan sesler duyarlar ve görüntüler görürler.
Filmlerin ve televizyon programlarının yarattığı en büyük yanlış algılardan biri de katil karakterinin genellikle şizofreni olarak lanse edilmesidir. Oysa gerçek hayatta durum kesinlikle böyle değil; her ne kadar zaman zaman beklenmedik davranışlar gösterseler de tedavi gören şizofreni hastaları vahşi ya da tehlikeli değillerdir. Şizofreni, ancak doğru tedavi yöntemleri uygulanmadığı, madde kullanımı gibi farklı rahatsızlıklarla birlikte görüldüğü noktada tehlikeli olabilir.
Henüz bilim insanları bile şizofreni hastalığının nedenini tam olarak bilemezken kötü ebeveynliğin, özellikle de annelerin bu konuda suçlanması tamamen toplumsal bir aldanıştır. Hastalığın ortaya çıkmasında genetik, biyolojik ve çevresel faktörlerin bir arada rol alabileceğini belirten uzmanlar beynin yapısal ve işleyiş süreçlerindeki farklılıkların da hastalığa yol açabileceğini belirtiyorlar.
Şizofreninin ortaya çıkışında genlerin rolü olduğu doğrudur ancak bu otomatik olarak sizin de şizofreni olacağınız anlamına gelmez! Uzmanlar, ebeveynlerden birinde şizofreni rahatsızlığı olan çocuklarda şizofreni görülme riskinin %10 olduğunu belirtiyorlar. Daha fazla aile üyesinde hastalığın görülmesi çocukların da şizofreni olma riskini arttırıyor.
Psikolojik hastalıkları olan kişilerin akıl hastanelerine hatta hapishanelere kapatıldığı orta çağdan günümüze yaşanan bilimsel gelişmelerle birlikte psikiyatri alanında da oldukça fazla şey değişti. Şizofreni hastalığıyla ilgili bilgi birikimi arttıkça daha az kişinin uzun dönemde yatılı tedaviye ihtiyaç duyduğunu görüyoruz. Günümüzde, şizofreni hastalığına sahip birçok birey tedavilerine hastane dışında devam ederek aileleriyle ya da kendilerini destekleyen sosyal çevreleriyle birlikte yaşayabiliyorlar.
Kullanıcı Yorumları