Yüksek Sesle Konuşma Alışkanlığının Psikolojik Kökenleri: Kabul Görme Arzusu ve Güçlü Görünme İsteği
- İletişim Tarzlarının, Öz Saygı ve Sosyal Kabul İle İlişkisi
- Kabul Görme Arzusunun Yüksek Sesle Konuşmaya Etkisi
- Güçlü Görünme İsteği ve İletişim Tarzına Etkileri
- Bireysel Güvenlik ve Ses Tonu İlişkisi
- Toplumsal Algılar Ses Yükseldikçe Güç Mü Artar?
- Duygusal İhtiyaçların Göstergesi Olarak Ses Yükseltme
- Kişisel Öz Güven ve Sağlıklı İletişim
Yüksek sesle konuşmanın doğuştan gelen bir özellik mi yoksa bir tercih mi olduğu merak konusu olmaktadır. Yüksek sesle konuşmak bazı durumlarda tercih edilebilir olmakla beraber bazı insanlar genel olarak da yaşamlarında yüksek sesle konuşmayı tercih edebilir veya bunu yapmaya öylesine alışmışlardır ki farkında bile olmayabilirler. Yüksek sesle konuşmanın birden çok nedeni olabilir. Bu nedenler arasında en yaygın görülenler ise şöyledir:
- Karşıdaki kişi tarafından iyi anlaşılmadığını düşünmek. Kişi, kimi zaman anlaşılmadığını ya da yanlış anlaşıldığını düşündüğünde tabiri caizse kendini karşı tarafa duyurabilmek için bir ses yükseltme refleksi geliştirebilir.
- Çocuklukta yaşanan bazı travmalar. Özellikle yüksek sesin hakim oldugu, sık ve hararetli tartışmalar yaşanan bir evde büyümüş kişiler, bilinçsizce yüksek sesle konuşmayı normalize edebilir.
- Kişinin öfkeli, saldırganlığa meyilli bir yapıda olması. Karşı taraf üzerinde kontrolcü bir yapıya sahip olmak isteyen, agresif yapıda insanların yüksek sesle konuşmaya daha yatkın olduğu da gözlemlenen bir durum.
- Otoriter mesleklerde çalışmak. Asker, polis gibi mesleklere sahip olan kişiler bir mesleki deformasyon olarak günlük hayatlarında da yüksek sesle konuşabilir.
İletişim Tarzlarının, Öz Saygı ve Sosyal Kabul İle İlişkisi
İletişim tarzları yalnızca kişiler arasındaki ilişkide değil, genel olarak insan psikolojisi üzerinde, öz saygı üzerinde ve bireyin sosyal yaşamda kabul görmesi üzerinde oldukça etkilidir.
Birçok uzman; ses tonunun ve üslubun aslında kullanılan kelimelerden daha fazla önem teşkil ettiğini ve iletişimde daha etkili olduğunu ifade etmektedir. Sakin bir ses tonu ve düzgün bir üslubun karşı taraf üzerinde çok daha ikna edici özellikte olduğu da bilinen bir gerçektir. Ancak bunun yanında ses tonu ve iletişim tarzı kişinin kendine bakış açısı ve öz saygı üzerinde de oldukça etkilidir. Etkileyici bir ses tonu, akıcı bir konuşma tarzı ve iletişim becerilerinin gelişmiş olması hem kişinin öz güveninin yükselmesine hem de böylece öz saygı kazanmasına yardımcı olacaktır.
Ayrıca iletişim tarzları, sosyal kabul ve sosyal etkileşim üzerinde de etkilidir. Etkili bir iletişim tarzına, akıcı bir konuşmaya ve etkileyici bir ses tonuna sahip olan kişiler sosyal kabul konusunda çok daha avantajlı olacak; sosyal ortamlarda dikkat çekecektir.
Kabul Görme Arzusunun Yüksek Sesle Konuşmaya Etkisi
Yüksek sesle konuşmanın birçok psikolojik ve karakteristik nedeni olabilir. Öfkeli bir karakter yapısı, anlaşılmama kaygısı ve travmatik bir çocukluk bu nedenlerden bazılarıdır.
Kabul görme arzusu da tıpkı bu nedenler gibi yüksek sesle konuşma nedeni olabilecektir. Özellikle çocuklukta baskıcı ebeveynler ile büyüyen, ailesine kendini duyurabilmek için sesini yükseltmek zorunda kalan ya da yalnızca sesini yükselterek kendini ifade ettiğinde fark edilen ve istekleri yerine getirilen çocuklar; yetişkin bireyler olduklarında kabul görme arzularını seslerini yükselterek dile getirmeyi normalleştirebilecektir.
Bilinçaltında kendini duyurmak isteyen ve kabul görme arzusuna sahip olan kişilerin seslerini yükseltmeleri gerektiğine inanmaları; yalnızca aile ilişkilerinde değil genel olarak tüm ilişkilerinde dile getirmek istediklerini, isteklerini ve sorunlarını yalnızca yüksek bir ses tonu ile dile getirdiğinde karşı taraf tarafından dikkate alınacağı bilincini beraberinde getirebilecektir. Bu da kabul görme arzusunun bilinçsizce geliştirilen bir yansımasıdır.
Güçlü Görünme İsteği ve İletişim Tarzına Etkileri
Güçlü görünme isteği aslında bir ölçüde her insanda var olan ve egonun doğasından gelen bir istektir. Ancak burada önemli olan bu isteğin nasıl karşılanacağı konusunda insanın geliştireceği bilinçtir. Ayrıca bu güçlü görünme isteğinin ne dozda bulunduğu da iletişime yansıması konusunda oldukça etkilidir.
Örnek verecek olursak; çocukluğunda kendini bağırarak dile getiren bir baba figürü ile ve baba bağırdığında tüm evin ona itimat ettiği bir evde büyüyen bir çocuk; gücün yüksek ses tonundan geçtiği ve güçlü görünmenin ancak yüksek ses tonuyla sağlanabileceği düşüncesi geliştirebilir. Bu çocukluğun zihinde yarattığı çatışma ile kişi, yetişkin bir birey olduğunda sosyal çevresinde ve ilişkilerinde güçlü görünme isteği ile yüksek sesle konuşmayı bir refleks olarak geliştirebilir.
Ayrıca güç simgesi olan askerlik ya da polislik gibi mesleklere sahip kişiler de iş hayatlarında güçlü görünme zorunluluğu ile kullandıkları bu yüksek sesle iletişim tarzını özel hayatlarına da yansıtabilecektir. Dolayısıyla kişiler birçok faktörün etkisi ile güçlü görünme dürtülerini yüksek sesle besleme ihtiyacına girebilecektir.
Bireysel Güvenlik ve Ses Tonu İlişkisi
Etkili iletişim ve düzgün bir üslup hayatın her alanında oldukça önemlidir. Güvenlik alanı da iletişimin özellikle önemli olduğu en önemli alanlardan biridir. Zira güvenlik, kişinin hayattaki en önemli gereksinimlerindendir.
Burada öncelikle; güvenlik personellerinin etkili bir iletişim tarzı geliştirmeleri ve ikna edici bir ses tonuna sahip olması çok önemlidir. Toplumsal güvenliğin sağlanmasından sorumlu olan güvenlik personellerinin bazı durumlarda yüksek bir ses tonu tercih etmesi de normal karşılanması gereken bir durumdur.
Ancak elbette korumakla meşgul olduğu topluma karşı sürekli yüksek ve aşağılayıcı bir ses tonuyla iletişim kurulması oldukça yanlıştır. Güvenlik personellerinin toplumsal güvenliğin sağlanması sırasındaki ses tonunun yanında kişinin bireysel güvenliğini sağlamak adına kullanacağı iletişim tarzı ve ses tonu da oldukça önemlidir. İkna edici ve karşı tarafla sınırlarını belirli edecek, net bir ses tonuyla iletişim kurmak bireysel güvenliğin korunması için önemlidir.
Yüksek sesle konuşmak çoğu zaman güvenlik ihtiyacında olan insanların tercih ettiği bir yöntem olsa da, kimi zaman gerekmekle beraber, çoğu zaman daha sakin ve net bir ses tonunun karşı taraf üzerinde daha etkili olduğunu söylememiz gerekir.
Toplumsal Algılar: Ses Yükseldikçe Güç Mü Artar?
Toplumsal algılar günümüzde ilişkiler, cinsel kimlik, cinsiyet eşitliği gibi birçok konuda oldukça etkilidir. Kişinin kendini gerçekleştirememesi gibi bir durumda toplumsal algıların insan hayatında yönetici bir hâl aldığı dahi söylenebilir.
Ses tonu ile gücün ve otoritenin ilişkisi de toplumsal algılardan etkilenen konulardan biridir. Özellikte otorite gerektiren meslek gruplarındaki kişiler açısından yüksek sesle konuşmanın biz zorunluluk haline gelmiş olması, ataerkil toplumda erkeklerin ses yükseltmesinin bir güç simgesi olarak görülmesi, toplumun önemli bir kesiminin sesini yükseltmeyen ve sakin bir ses tonu ile konuşmayı tercih eden kişilerin sınırlarına saygı duymaması gibi faktörler toplumda oluşan bu ‘yüksek ses güç artırır’ algısının oluşmasına ve güçlenmesine neden olmuştur. Oysa ki kendinden emin, sakin ve net bir ses tonu çok daha etkileyici ve ikna edicidir.
Duygusal İhtiyaçların Göstergesi Olarak Ses Yükseltme
Duygusal ihtiyaçlarının karşılanmadığını ve başkalarınca anlaşılmadığını hisseden kişiler, yüksek sesle kendini ifade etme ihtiyacı duyabilecektir. Özellikle ikili ilişkilerde partnerlerin tartışmada birbirine olan tavırları, karşıdakini anlamak ve empati yapmak yerine kendi haklılığını ispat etme çabası içine girmesi ve partnerinin duygusal açıdan ihtiyaç duyduğu anlayışı görmezden gelmesi gibi olgular karşı tarafta bir anlaşılamama kaygısına neden olabilir.
Bu anlaşılamama kaygısı kişide bilinçsizce bir ses yükseltme ve adeta kendini duyurma refleksine dönüşebilecek iken, bunun yanında yüksek sesle iletişim kurma dürtüsü partner tarafından duygusal ihtiyaçların önemsenmemesi nedeniyle duyulan öfkenin bir yansıması olarak da ortaya çıkabilecektir.
Özellikle ebeveynleri tarafından dinlenmeyen bir çocuk olarak büyüyen ve ancak sesini yükselttiğinde ya da ağladığında ebeveynlerinin dikkatini çeken çocuklarda duygusal ihtiyaçları yüksek sesle dile getirme dürtüsü gelişebilecektir.
Kişisel Öz Güven ve Sağlıklı İletişim
Kişinin öz güveni üzerine yoğunlaşması ve öz güvenini geliştirmesi tahmin edilenden çok daha fazla pozitif özelliği üzerinde etkilidir. Beraberinde öz saygı, sağlıklı bir psikoloji, farkındalık, öz sevgi gibi birçok olguyu getiren öz güven yüksekliğinin getirilerinden biri de sağlıklı iletişim kurabilme özelliğidir.
Zira öz güveni yüksek bir birey karşı tarafla iletişim başlatmaktan çekinmez, duyulmama ya da anlaşılmama gibi bir kaygıya sahip olmaz ve bunların sonucunda net, kendinden emin ve sakin bir iletişim tarzına sahip olur. Bu da bireyin çevresindekilerle sağlıklı iletişim kurabilmesini sağlar. Öte yandan sağlıklı iletişimin de öz güven üzerinde oldukça pozitif etkilere sahip olduğunu söylemek gerekir. Sağlıklı iletişim kurabilen ve böylece anlaşılamama gibi bir kaygı yaşamayan bireyin sosyal becerileri gelişecek ve öz güveni yükselecektir. Dolayısıyla öz güven ve sağlıklı iletişim olgularının bireyde gelişmesi gereken ve birbirini besleyen olgular olduğunu söyleyebiliriz.