İstifçilik Sendromu (Kompulsif İstifçilik) Nedir? İstifçilik İle Sıradan Biriktirme Arasındaki Farklar Nelerdir?
- İstifleme Sendromunun Psikolojik ve Çevresel Etkenleri
- İstifçilik Sendromunun Belirtileri ve Günlük Hayata Etkileri Nelerdir?
- İstifçilik ve Anksiyete Arasındaki İlişki
- Biriktirme Davranışının Ardındaki Duygusal Bağlar ve Kişisel Anlamlar
- İstifçilik Sendromundan Muzdarip Biriyle Yaşayanlara Öneriler
- İstifçilik Davranışını Azaltmak İçin Uygulanabilecek Küçük Adımlar
Kimi zaman broşürler, kimi zaman hediye paketleri, boş kutular ve fincanlar... Tüm bunlar çoğu kişiye göre anlam ifade etmese de bazı kişilere oldukça tanıdık gelecektir. Çoğu zaman anıların saklanması güdüsü ile birlikte gelişen ancak kişinin günlük hayatını negatif etkileyecek bir düzeye ulaştığında oldukça tehlikeli bir durum hâlini alabilen istifçilik sendromu ya da bir başka deyişle kompulsif istifleme; statüsü ne olursa olsun eşyalar ile ilişkiyi kesmekte zorlanma ve bu eşyaları çöpe atmak yerine biriktirmek hâlinin anormal bir düzeye ulaşarak bir hastalık hâlini almasıdır.
Bu dürtü kimi zaman her nesneyi bir anıya bağlamak, kimi zaman her eşyaya bir gün mutlaka ihtiyaç duyacağını düşünmek kimi zaman da daha farklı bir düşünceye dayanabilir. Ancak temelde değişmeyen şey; sebebi her ne olursa olsun, anormal bir biriktirme durumunun ortaya çıkmasıdır.
İstifleme sendromu önüne geçilmesi gereken tehlikeli bir durum olma potansiyeline sahiptir ancak elbette her biriktirme durumu istifleme sendromu olarak nitelendirilmemelidir. Normal düzeyde bir biriktirme dürtüsü, istifleme sendromundan aşağıdaki ölçülerle birbirinden ayırt edilebilir:
- Biriktirme dürtüsünde kişi hangi eşyaya gerçekten ihtiyacı olacağını ya da hangi eşyayı çöpe atmasında bir sakınca olmayacağını ayırt edebilir.
- Biriktirme dürtüsünde çoğu zaman bir düzen söz konusu iken istifçilik sorununa sahip olan kişiler genellikle karmaşık bir istif şekline sahiptir.
- Biriktirme dürtüsünde biriktirilen eşyalar kişinin yaşamına etki etmezken istifleme sendromunda saklanan eşyalar kişinin günlük hayatını negatif etkileyecek bir düzeydedir.
- Biriktirme dürtüsü kişiye duygusal açıdan bir yük yüklemez iken istifleme dürtüsü kişide önemli düzeyde strese yol açmaktadır.
İstifleme Sendromunun Psikolojik ve Çevresel Etkenleri
İstifleme sendromu kişiden kişiye değişen; öznel ve kişinin psikolojisi, aile yapısı, maddi durumu, yaşadığı çevrenin koşulları gibi birçok faktörün etkisi ile ortaya çıkan sebeplerin yol açabileceği bir bozukluktur. Psikolojik faktörlerin de rol oynayabildiği istifleme sendromuna yol açan psikolojik etkenler şöyle sıralanabilir:
- Kişide var olan obsesif kompulsif bozukluk,
- Ekonomik alt yapılı anksiyete,
- Psikoz,
- Depresyon,
- Sevilen bir kişinin ölümü sebebi ile yaşanan travma,
- Stres yaratan bazı olaylar,
- Bunama,
- Eşyaların kendisine değer kattığına inanmak.
Bunun yanında bazı istifleme sendromu çevresel bazı etkenlerden de kaynaklanabilmektedir. Bu etkenlerden en sık karşılaşılanları şöyledir:
- Maddi zorlukların hâkim olduğu bir ailede büyümek
- Ailede daha önce istifleme sendromunun yakından gözlemlenmesi
- Sevgi eksikliği yaşanmasına neden olan aile yapısı
- Kariyer ya da ilişki sorunları
İstifçilik Sendromunun Belirtileri ve Günlük Hayata Etkileri Nelerdir?
İstifçilik sendromu birçok belirti ile kendini gösterebilen ve tespit edilmesi nispeten kolay psikolojik bozukluklardandır. Ancak unutulmaması gerekir ki bir insana dışarıdan bakıldığında anlaşılması zor olup; belirtilerin özellikle kişinin yaşam alanında gözlemlenmesi gerekmektedir.
İstifçilik sendromu olan bir kişinin ayırt edilmesini sağlayan belirtiler şöyledir:
- Herhangi bir eşyanın çöpe atılmasına aşırı tepki gösterme
- Hangi eşyayı ne amaç ile sakladığını mantıklı nedenlere dayandıramama
- Eşyalar ile olması gerekenden fazla bağ kurma
- Eve dışarıdan birinin gelmemesine özen gösterme
- Herhangi bir eşyasını başkasıyla paylaşmama
- Evi temizlemekten sürekli kaçınma
- Kişinin sosyal yaşamdan gitgide uzaklaşması
- Kişinin evinden ve hatta kendisinden rahatsız edici bir koku duyulması
Unutulmamalıdır ki bu belirtilerin tek nedeni istifçilik sendromu olmayabilir ve belirtilerin gözlemlendiği her insan da istifçilik sendromuna sahip olmayabilir. Dolayısıyla bu sendromun bir uzman tarafından teşhis edilmesi en doğrusu olacaktır.
İstifçilik sendromu kişinin günlük hayatına önemli ölçüde etki eder. Özellikle evini bir istif alanı olarak kullanan kişilerde bu etkiler üst düzeye ulaşmaktadır.
Kimi zaman mutfağın istiflenen eşyalar ile doldurulması ve yemek dahi yapılacak alanın kalmaması; kimi zaman banyonun tercih edilmesi ve kişinin bu sebeple banyo dahi yapmaması; kimi zaman da kişinin eve giriş kapısının dışına kadar istiflenen bu esyaları söz konusu olur.
İstifçilik sendromuna sahip olan kişiler çoğu zaman evine misafir kabul etmezler ve giderek sosyal yaşamdan soyutlanırlar. Bu durum kişide zamanla depresyon, bağımlılıklar gibi farklı psikolojik sorunların da ortaya çıkmasına da neden olacaktır.
İstifçilik ve Anksiyete Arasındaki İlişki
Anksiyete ile istifçilik arasında var olan ilişkinin iyi anlaşılması bir ön koşul olarak anksiyetenin anlaşılması ile ilgilidir. Dolayısıyla ilk olarak anksiyeteyi açıklamak doğru olacaktır.
Anksiyete; stres, baskı, toplumsal faktörler, aile yapısı, travmalar gibi birçok faktörün tetikleyebildiği bir yoğun kaygı durumudur. İnsanların genelinin hayattaki bazı olaylar ve stres faktörleri karşısında yaşadığı kaygı hâli anksiyete ile karıştırılmamalıdır. Zira anksiyete durumunda hem kaygının düzeyi oldukça artmakta hem de çoğu zaman ortada kaygılanacak somut bir olgu dahi bulunmamaktadır.
Anksiyetenin istifçilik ile ilişkisi kişinin bir eşyaya mutlaka ihtiyacı olacağı, bir eşyayı attığında onunla beraber anılarının da yok olacağı gibi dürtülerin yol açtığı yoğun kaygılardan kaynaklanmaktadır. Kişi çoğu zaman anksiyetik dürtülerin etkisi ile istifçilik sendromuna yakalanırken bazen de hafif düzeyde başlayan istif alışkanlığı zamanla anksiyeteyi tetikler ve bu andan itibaren iki bozukluk birbirini besler bir hâle dönüşür.
Biriktirme Davranışının Ardındaki Duygusal Bağlar ve Kişisel Anlamlar
Biriktirme dürtüsünün arkasında kimi zaman sözünü ettiğimiz ihtiyaç duyma ya da anı biriktirme düşünceleri olsa da, bu düşüncelerin altında yoğun duygusal bağlar, kişinin yaşam öyküsüne dair önemli detaylar ve büyük travmalar yatabilmektedir.
Bu konuyu bazı örneklerle açıklamak daha doğru olacaktır:
- Maddi zorluklarla büyüyen bir çocuk yetişkinliğinde özellikle yiyecek istifleme ve yemekleri küflense dahi çöpe atamama semptomu ile kendini gösteren bir istifleme sendromu geliştirebilir.
- Annesini kaybeden bir kişi; onun eşyalarını ve hatta ondan kalan çöpleri dahi atamayarak bir çeşit istifleme sendromu yaşayabilir.
- Birine yardım etmesi gerekirken bulamadığı bir eşya nedeniyle yardım edemeyen kişiler daha sonra bu travmanın etkisi ile hiç bir eşyayı çöpe atamaz duruma gelebilir.
- Kaybettiği bir eşya nedeni ile işinden ayrılmak zorunda kalan kişi bundan sonra tüm eşyaları saklama eğiliminde olabilir.
İstifçilik Sendromundan Muzdarip Biriyle Yaşayanlara Öneriler
İstifçilik sendromu kişiye olduğu kadar etrafındakilere de zarar verebilen ve bu kişilerin hayatını oldukça negatif etkileyen biri durumdur.
Sosyal hayattan soyutlanmak bu negatif etkilerin başında gelmektedir. Bununla birlikte zamanla bu kişilerde de istifçilik, depresyon gibi başka sorunlar ortaya çıkabilmektedir. Dolayısıyla yalnızca istifçilik sendromuna sahip olduğunu düşünen kişinin değil, bu kişinin etrafındakilerin de hassas davranması ve önlem alması gerekmektedir.
Öncelikle en önemlisi yakınındaki birinin istifçilik sendromuna sahip olduğunu düşünen bir bireyin, kişiyi muhakkak uyarması ve profesyonel destek almaya yönlendirmesi gerekmektedir. Bunun yanında istifçilik sendromunun altında önemli psikolojik etkenler de bulunabildiği unutulmamalı ve bu kişiye karşı anlayışla yaklaşılmalıdır.
İstifçilik sendromu ile mücadele eden bir kişiye destek olmaya çalışırken onu yargılamamak oldukça önemlidir. Bu konuda kişiyle çatışmak ve onu istifçiliği bir anda bırakmaya zorlamak da oldukça yanlıştır. Zira kişi istifçilik sendromuna isteyerek değil, zihninde oluşturduğu bazı inanç kalıplarının etkisi ile sahip olmaktadır. Bunun yerine kişiyi bu konuda bilinçlendirmeye çalışmak ve onunla açık iletişim kurmak gerekmektedir.
Önce ufak hedefler belirleyerek kişinin bir eşyadan kurtulmasına destek olmak güzel bir başlangıç olabilir. Bunu yaparken kişiye soracağınız bazı küçük sorularla bir eşyaya gerçekten ihtiyacı olup olmadığını tespit etmesini de sağlayabilirsiniz. Ayrıca kişiyi dağınıklığın zararlı ya da düzenin faydası konusunda bilgilendirmek de yararınıza olacaktır.
İstifçilik Davranışını Azaltmak İçin Uygulanabilecek Küçük Adımlar
Kişinin ve etrafındakilerin hayatını oldukça negatif etkileyebilen, uzun vadede başka birçok psikolojik soruna da yol açma potansiyeline sahip olan istifçilik sendromunu azaltmak, bazı küçük adımlar uygulanması ile elbette mümkündür.
- Kendinize soracağınız bazı sorular ile hangi eşyanın sizin için gerçekten ihtiyaç duyulabilir olduğunu anlamaya çalışın.
- Kendinizle yüzleşmeye çalışın ve istifçiliğin hangi etkenlerden kaynaklandığını dürüstçe ifade etmekten çekinmeyin.
- Küçük de olsa bir eşyanızı çöpe atmakla işe başlayın.
- Profesyonel destek almaktan ve yakınlarınızdan destek istemekten çekinmeyin.
- Eşyalarınızı ihtiyacı olan bir kişiye bağışlamayı deneyin.
- Eğer fiş ya da fatura vs. biriktirme alışkanlığına sahipseniz bunu dijital dünyada yapmaya çalışın.