Kaygıyla Başa Çıkmanın Yolları

Kaygıyla Nasıl Başa Çıkarım?

Anksiyete, diğer adıyla kaygı bozukluğu, kendisini belli düşüncelere saplantılı olma, başka şeyler düşünememeyle belli eder. Toplumda en sık görülen psikolojik rahatsızlıklardan biri olan kaygı bozukluğu; hep aynı düşüncelere saplanıp kalma ve onlardan kurtulamayacağını düşünme korkusuna neden olur ve kişide beyninin susmayacağı, sürekli o düşünceleri kafasında duyacağı hissi bırakır. Yaşam içinde zaman zaman herkesin belirli olaylar karşısında kaygı duyması her ne kadar olağan bir durum olsa da bu durumun süreklilik kazanması ve aşırı halle gelmesi psikolojik bir rahatsızlık yaşandığının göstergesi olabilir.

Anksiyete durumunda kişi o kadar çok endişeli olur ki sanki dünya üzerindeki bütün kötülükler onu bulacakmış gibi hisseder. Halbuki böyle bir endişenin kimseyi kötülüklerden kurtaracağı yoktur. Aksine bu derecedeki bir endişe konsantrasyon, üretkenlik ve uyku düzeni gibi fonksiyonları oldukça olumsuz bir şekilde etkiler ve içinde bulunulan durumu daha da kötüleştirir. Hiç bitmeyecekmiş gibi gelen anksiyete ataklarını atlatabilmek son derece önemlidir. Anksiyeteye sahip olan kişiler için atakları kontrol altına almak öncelikli hedeflerdendir.

Anksiyete hayatı zorlaştıran zorlu bir psikolojik hastalık olsa da doğru destek yöntemleri ile günlük yaşamınızı etkilemesinin önüne geçilebilir. Doğru bir destek için istediğiniz her an alanında uzman isimlerden online terapi desteği alabilirsiniz. Kontrolü çok zor olan bu endişe hali ilk belirtilerini çok erken yaşta göstermeye başlayabilen anksiyete genellikle yetişkinlik döneminde azalma eğilimi gösterse de uzman desteği almadan tamamen geçmez.

Sosyal anksiyete bozukluğu, ayrılık anksiyetesi, spesifik fobiler gibi çeşitleri bulunan anksiyeteye sahip olduğunuzu düşünüyorsanız sitemiz üzerinde tamamen ücretsiz bir şekilde anksiyete testi yapabilir, kendinizi daha iyi tanımak için ilk adımı atabilirsiniz. Kaygı bozukluğunun belirtilerini en aza indirmek ve günlük hayatın akışını engellemesinin önüne geçmek için uzman desteği almak elbette şarttır. Ancak kaygı bozukluğuna sahip kişilerin günlük hayat içinde bu durumla baş etmek için alabilecekleri önlemler de vardır…

Kaygılarınızı yazın

Duygularımızı, düşüncelerimizi düzenlemenin ve kafamızı boşaltıp toparlamanın en etkili ve kolay yollarından birisi yazı yazmaktır. Kaygılarınızı, stresinizi yazıya dökerek zihninizi boşaltmanız ve rahatlamanız mümkündür. Stres altında kaldığınızda, zihninizin endişeli düşüncelerle dolduğunu fark ettiğinizde önünüze boş bir kağıt ve kalem alın ve yazmaya başlayın. Sizi endişelendiren olayları, stresinizin nedenini, hissettiğiniz korkuyu bir kağıda dökün. Yazdıkça rahatladığınız gibi dönüp okuduğunuzda bu hislere uzaktan bakma fırsatı da bulacaksınız. Hissettiğiniz kaygı ya da korkunun bir nedeni olmadığını fark edebilmek bu düşüncelerden kurtulmanıza da yardımcı olacak.

Kaygılanacağınız zamanı planlayın

Belki biraz garip gelecek ama tüm günü kaygı dolu düşüncelerle geçirmek yerine sadece belli bir zamanı bu düşüncelere ayırmak çok daha mantıklı olabilir. Mesela her gün 8:00-8:15 saatleri arasını kaygılanmak üzere planlayabilirsiniz. Böylelikle kaygılanmak için günün belli bir saatinde zamanınız olduğunu bilirsiniz. Kaygı durumunuzun artmaya başladığını fark ettiğiniz anda bu düşünceleri kaygılanmak için ayırdığınız zaman diliminde yaşayacağınızı ancak şu anda yapmanız gereken işe odaklanmanız gerektiğinizi kendinize hatırlatın! Gün içinde birçok defa bu şekilde düşüncelerinizi yönlendirdiğinizi yeni fark ediyor olabilirsiniz, bunda hiçbir sorun yok.

Kaygılarınızı yalnızca onlar için ayırdığınız zaman diliminde yaşamak, kalan zamanda yapmanız gereken işlere odaklanmak üzere bu tür stratejiler geliştirebilirsiniz. Ayrıca, bu düşünceleri ertelemeyi öğrendiğinizde aslında onlarla baş etmeyi de öğrenmiş olacaksınız. Anksiyete hakkında daha fazla bilgi edinmek için “Anksiyete Yaşayanların Anlayabileceği 8 İlginç Gerçek” yazımızı da okuyabilirsiniz…

Kaygı seansınızı en fazla yarım saat ile sınırlayın

Eğer kaygı dolu düşüncelerin arasında kaybolmak istemiyorsanız, endişelerinize belirli sınırlar koymayı mutlaka öğrenmelisiniz! Kaygılarınızı kağıda döktünüz, hatta kaygılanacak zaman dilimini bile takviminizde işaretlediniz. Şimdi sırada kaygılarınıza süre sınırı koymak var. Çünkü başlangıç zamanı belli olan ancak bitiş zamanı planlanmayan durumlar kolaylıkla çığırından çıkabilir ve siz kaygılarınızı kontrol altına almaya çalışırken rahatlıkla tüm gününüzü aynı karanlık denizlerde geçirmeye başlayabilirsiniz. Bu nedenle 15-30 dakikayı geçmeyen bir zamanı bu kaygı dolu düşüncelere ayırmanız yani tabiri caizse kaygı seanslarınızı bu şekilde ayarlamanız yeterli olacaktır. Şimdi zaman doldu ve bu kaygı dolu düşüncelere sıyrılıp hayatıma devam ediyorum diyebilmek, aslında düşüncelerinizin size değil sizin onlara hükmedebildiğinizi gösterir…

Kendinizi oyalayın

Kafamızdaki bitmeyen düşüncelerini dağıtmak için kendimizi oyalamak sadece kaygı bozukluğu yaşayanların değil hepimizin kullandığı en kolay ve etkili yöntemlerden biridir. Çünkü bizi rahatsız eden düşüncelerden sıyrılmak için bazen sadece farklı bir şey yapmaya, dikkatimizi farklı bir noktaya odaklamaya ihtiyaç duyarız.

Ertesi gün iş yerinde yapacağınız sunum için endişelenmek yerine sunum hazırlıklarına yoğunlaşmak ya da önemli bir sınavda başarısız olma korkusuna yenilmek yerine notları temize çekmek tüm bu düşüncelere çözüm olabilir. Genellikle gerçekten odaklanmamızı sağlayacak meşgaleler daha etkili olsa da bir arkadaşla konuşmak, komik bir video izlemek, müzik dinlemek gibi ufak etkinlikler de kaygılarımızı azaltmaya yardımcı olabilir.

Kaygı bozukluğu ile mücadelenizde size iyi gelecek gıdaları öğrenmek için "Anksiyetenize İyi Gelecek Besinler" yazımıza göz atabilirsiniz.

Kendinize kesin bir şekilde durmanızı söyleyin

Zaman zaman daldığımız derin düşünce denizlerinden gün yüzüne çıkabilmek için kendi kendimize konuştuğumuz, hatta kendimizi keskin bir dille uyardığımız olmuştur. Hatta böyle zamanlarda büyüklerimizin “kendine ufak bir çimdik atma” yöntemi de son derece işe yarar. Birden gelen bir durma sinyali gibi zihnimizi derin düşünce dehlizlerinden uzaklaştırarak odağımızı farklı noktalara kaydırmamızı sağlar. Yüzümüze biraz soğuk su çarpmak, keskin kokusuyla kendinize gelmenizi sağlayacak kolonya koklamak da işe yarar yöntemlerden biridir. Önemli olan fiziki bir uyaran sayesinde o andan uzaklaşmayı başarabilmeniz…

Kendinize “Ben bu durumu değiştirebilir miyim?” diye sorun

Karar vermek başlı başına önemli bir zihinsel süreçtir. Kaygılarınız karşısında elinizden bir şey gelip gelmediğine karar veriyor olmak kontrolün sizde olduğunu hatırlamanızı sağlayan önemli mekanizmalardan biridir. Bu nedenle kaygılı düşüncelere daldığınızda önce kendinize ben bu düşünceye neden olan olayı değiştirebilir miyim diye sorun. Hissettiğiniz endişeli ruh haline neden olan durumları değiştirmek sizin elinizde mi? Sizin dışınızdaki etkenler mi bu duruma neden oldu? Sizin bu süreçteki rolünüz ne? Tüm bu soruları yanıtladıktan sonra; olayları değiştirebilmek için yapabileceğiniz bir şey varsa yapın, yoksa durumun kontrolünüz altında olmadığını kabul edin ve değiştirmeye çalışmaktansa kabullenmeye çalışın.

Fiziksel aktivitelere ağırlık verin

Psikoloji alanında yapılan çalışmalara göre düzenli yapılan egzersiz kronik kaygı bozukluğu, depresyon gibi psikolojik hastalıkların mücadelesinde çok etkilidir. Her gün yapacağınız sadece 15 dakikalık kısa egzersizler bile kendinizi çok daha rahat, kaygısız ve gevşemiş hissetmenizi sağlar. Spor gibi fiziksel aktiviteler psikolojik sağlığımız için yapabileceğimiz en iyi şeylerden biridir. Egzersiz beynimizde endorfin salgısını arttırarak kendimizi daha mutlu, daha sakin ve daha az stresli hissetmemizi sağlar. Hatta daha da iyisi açık havada, sahil kenarında ya da ağaçlarla çevrili bol oksijenli bir doğada hemen yürüyüşe atmaktır. İçinde bulunduğumuz ortamı değiştirmek de düşüncelerimizi yeniden odaklamamıza ve zihnimizin kaygı denizlerinde kaybolmasına karşı en iyi savunma yöntemlerinden biridir.

Eğer siz de kaygılı düşünceler içinde boğulduğunuzu hissediyor ve bir çıkış yolu arıyorsanız yukarıdaki yöntemlere ek olarak alanında uzman psikologlarımızla dilediğiniz zaman bir online terapi görüşmesi sağlayabilir, günün dilediğiniz zamanında destek alabilirsiniz.

 

Yazar
Şebnem Akı Karaoğlu Profil Fotoğrafı
Şebnem Akı KaraoğluUzman Psikolog23 Ekim 2016
Yorumlar
0/1500

Merhabalar. 7-8 aydan beri geceleri uyuyamamaktan korkma gibi bir düşünce takıntım ortaya çıktı. Gece ilaçla uykuya dalıyorum ancak gece kalkınca kaygı ile kalkıyorum. Ve o uyuyamayacağım düşüncesi tekrar uykuya dalmamı engelliyor. Bu durumda kaygı ve korkum artıyor. Gündüz ise akşama kadar gece uyuyamayacağım düşüncesi beni büyük bir sıkıntıya sevk ediyor. Bu kısır döngüden çok yoruldum.

11 Nisan 2020

harika bir içerik elinize sağlık

9 Eylül 2020

Mugladayim. 1. Derece deprem bölgesindeyiz. Geçen senelerde burada 6 büyüklüğünde deprem yaşadık ama orada olmama rağmen İzmir depreminde yasadigim travma ve endişeyi o zaman yaşamamıştım. 40 yıllık bir aile apartmanında yaşıyoruz bu beni çok korkutuyor. Öyle ki size bunu gece saat 04.40 da yazıyorum çünkü geceleri uyumuyorum. Ancak hava aydinlaninca uykuya dalıyorum. Bununla basedemiyorum.

3 Kasım 2020

Sürekli kafamda ben de mi korona virüse yakalandım gibi düşünceler şeker hastasıyım şekerim düşer mi ölüm korkusu gibi

17 Kasım 2020

Sınıfta kalmaktan korkuyorum

26 Mayıs 2021
En uygun fiyatlarla

Online Terapi