oversharing ne demek

Oversharing Ne Demek? Sebepleri, Psikolojik Etkileri ve Kaçınma Yöntemleri

Sosyal medya hesabı olan hepimizin ‘sosyal medyada aşırı paylaşım yapan kişi’ dendiğinde aklımıza hemen gelen birkaç isim olacaktır. 

Sosyal medya hesabını takip ettiğimiz bazı kişilerin her gün ne giydikleri, ne yedikleri, ne yaşadıkları, kendilerini nasıl hissettikleri, kimlerle görüştükleri, ne hediyeler aldıkları ve bu şekilde uzayıp giden daha onlarca detayla beraber tüm hayatlarına şahit olur ve gerçek hayatlarımızdaki en yakınlarımızın bile günlerini nasıl geçirdiklerine dair bilgimiz; bu kişilerin hayatları hakkındaki bilgilerimiz yanında minicik görünür. Peki acaba fiziken yanımızda olmayan birinin günü nasıl geçirdiği, duyguları ve maruz kaldıkları hakkında ne kadar bilgi sahibi olmamız normal olan seviyedir? 
Çocuğumuzun okulda o gün neler atıştırdığı, hangi derste ne işlediği, hangi arkadaşının kaçıncı derse kaç dakika geç kaldığı veya çok sevdiği öğretmeninin derste yaptığı esprileri biliyor muyuz? Peki bilmeli miyiz?

Peki ya eşimiz? Öğlen arasında kaç kahve içti? Gün içindeki toplantıları toplamda kaç saatini aldı? Ofisteki arkadaşı o gün ne giymiş? Öğlen yemeğinin yanında ikram olarak ne verilmiş? Ofiste doğum gününü kutladıkları arkadaşına kaç kişi çiçek göndermiş? Biliyor muyuz? Bilmeli miyiz?
Evet, bizce de hayatlarımızda yer alan ve hatta aynı evde yaşadığımız aile bireylerimizin bile yaşamlarının her detayını, gün içinde karşılaştıkları her ismi, gördükleri her komik şeyi, o gün yüzlerini gülümseten her detayı veya duyduğunda hoşuna gitmiş olan tüm şarkıları bilemez ve takip edemeyiz. 
Peki öyleyse kim bu her şeyini bildiğimiz, her anlarına tanık olduğumuz kişiler? Peki bu kişiler hayatlarına dair her detayı neden bizlerle henüz daha anın içindelerken paylaşıyorlar?
Gelin, yakından bakalım…



Oversharing Ne Demek?


Oversharing, yani aşırı paylaşım; kişinin sosyal ortamlarda ya da dijital platformlarda uygun olmayan ya da gereğinden fazla bilgi paylaşmasına verdiğimiz addır. Bu durum hem psikolojik hem de sosyal dinamiklerle ilgilidir.

Bazen kişiler düşüncelerini kontrol edemedikleri için içlerini dökerler. Özellikle de endişelenmek, kendini iyi hissetmemek, fark edilmek istemek gibi ihtiyaçlar kişinin gereğinden fazla paylaşım yapmasına neden olabilir.

Anksiyete, öz güven düşüklüğü veya ilgi isteği gibi duygusal ihtiyaçlar kişileri ‘oversharing’e yani gereğinden fazla paylaşımda bulunmaya zorlayabilir. Kişisel sınırlar koymakta zorlanan kişilerin bu soruna sahip olma olasılıkları daha yüksektir.

Sosyal medya ve dijital ortamlar aşırı paylaşımı günümüzde daha da kolaylaştırıyor. Çevrimiçi platformlar insanların düşüncelerini hızlı bir şekilde paylaşmasına ve gerçek zamanlı yanıtlar almasına olanak tanıyor. Ancak bu rahatlık bazı bireylerin, özellikle de öz kontrolü düşük olanların normal sınırları birazcık aşmasına neden olabiliyor.

 

Oversharing’in Psikolojik Nedenleri Nelerdir?

Oversharing yani Türkçeleştirilmiş haliyle aşırı paylaşım yapmanın, birden fazla sebebi olabilir. 

Unutmamalıyız ki az sonra sayacağımız bütün sebepler normal sınırlarda paylaşım yapan insanların da zaman zaman kaygısını duydukları ve “Acaba mı?” dedikleri durumlar ve özelliklerdir. Ama adından da anlaşılacağı üzere, oversharing adını alan bu durum biraz aşırıdır.  

  • Duygusal düzenleme bozukluğu; kişinin yeri ve zamanında hissetmesi gereken duyguları o anda hissetmekten korkması ve bu kargaşayı kafasında derleyememesi ile kendini gösteren bir bozukluktur. 
  • Öz saygı yoksunluğu ve bununla birlikte gelişen onay arayışı (teyite muhtaçlık hali). 
  • Travmalar ve sorunlu bağlanma biçimleri de insanların farkında olarak ya da gayri ihtiyari şekilde; kendileri ile ilgili olması gereken çizgileri çekememelerine neden olarak oversharing’e kapı açabilir.

 

Oversharing’in İlişkiler Üzerindeki Etkileri Nelerdir?

Hayatlarına dair detayları başkaları ile aşırı derecede paylaşan insanlar genel olarak ikiye ayrılırlar. 

  • Kendilerinden yarattıkları başka bir yan profil, adeta kurgu bir persona çizerek dışarıya karşı ‘-mış gibi’ yaparak hayal ürünü olan hayatlarını paylaşıp gerçekte var oldukları kişiden bağımsız biri gibi gösterenler; 
    Bu durumdaki insanlar çevrelerinin ve sosyal medyadaki takipçilerinin ilgisiyle kendi benliklerini kabul edebilecekleri inancı ile bunu yaparlar. Ve bunu kendi hayatlarını olduğu hali ile paylaşacak yeterli öz güvenden yoksun oldukları için yarattıkları ve kendilerinden var ettikleri başka bir personayla yaparlar. 
  • İkinci gruptaki oversharing insanları ise bizzat kendi hayatlarını hiçbir otosansür uygulamadan paylaşanlardır. 

Her şeyi aşırı derecede fazla paylaşarak bir çeşit koruma mekanizması edinirler. Bu insanlar genel olarak aile içinde ya da okulda hayatı yaşayış biçimleri ve tercihleri sebebiyle zorbalığa maruz kalırlar ve zaman içinde “her şeyi herkes bilir ve direkt benden duyup görürlerse; bunu kabul edip sahip çıktığımı görürler ve hiç kimse arkamdan konuşamaz” gibi düşünerek oversharingi deneyimlerler. 

Her iki gruptan insanların da hayatları olması gereken özel alandan yoksun kalır ve çoğunun samimiyetin eksik olduğu ilişkiler yaşaması kaçınılmazdır. 

 

Oversharing İle Başa Çıkma Yolları Nelerdir?

Oversharing ile başa çıkmak için öncelikle bunun farkındalığına sahip olmak gerekir. Sizler bu yazıyı okuduğunuza göre bu aşamadan muafsınız. 

Oversharinge yatkınlığınız olduğunu düşünüyorsanız, hayatınız ile alakalı detaylar üzerine paylaşımda bulunmadan önce, fikirlerine saygı duyduğunuz insanlarla konuşun. Onlara, kendilerini sosyal ortamlarda nasıl ifade ettiklerini ve samimiyet ile öz saygı arasındaki dengeyi nasıl sağladıklarını sorun. Kendinizi oversharinge yatkın hissettiğinizde geri adım atmayı ve temkinli olmayı tercih edin.

Bu sayede öncelikle fazla gizemli takılıyor gibi hissetseniz de sonrasında over olan paylaşımlarınızı yapmadığınızı, sharing etmediğinizi fark edeceksiniz. 

Sosyal medya paylaşımları için de bir şeyleri post etmeden önce bunu neden yaptığınızı ve gerçekten yapmayı isteyip istemediğinizi kendinize aceleye getirmeden sorun. İnsanların bunu duyması/görmesi gerekli mi? Bunu paylaşmayı gerçekten istiyor musunuz? Öyle gerektiği için ya da tamamen dürtüsel olarak mı bu paylaşımı yapmaya hazırlanıyorsunuz, yoksa gerçekten insanların görmesi ve duymasının hoş olacağına inandığınız için mi?

Unutmayın ki sosyal medya hesabınız size ait, ama bazen popüler kültür fikirlerimizi sallantıya uğratabilir. 

 

Oversharing’in Çocuklar ve Gençler Üzerindeki Etkileri Nelerdir?

Aşırı paylaşım, çocuklar ve gençler üzerinde hem psikolojik hem de sosyal açıdan olumsuz etkiler yaratabilir. 

Özellikle sosyal medyanın yaygınlaşmasıyla birlikte, çocuklar ve gençler aşırı paylaşımların yarattığı etkilerle karşılaşabilirler. Bu etkiler kişisel gelişimlerini, öz güvenlerini ve sosyal ilişkilerini etkileyebilir. 

Henüz özbilinçleri gelişimini tamamlamamış olan küçük bireyler için bu durum; baş etmesi ve doğruyu bulması güç ve uçsuz bucaksız bir yoldur.

Popüler kültür, değerler, başarı algısı, espri anlayışı gibi birçok unsur Dünya’nın her yerinde farklılık gösterebiliyorken; tek bir kişide bile bunların zaman içinde çok kez değişebildiğini düşünürsek, sosyal medyada takip edilen yüzlerce kişinin binlerce paylaşımına maruz kalan gelişim çağındaki bir çocuğun takip ettiği kişilerin fikirleri, başarıya ulaşma yolları, hedefleri, değer yargıları ve mizah anlayışından sıyrılarak kendininkileri fark etmesi ve inşa etmesi oldukça karmaşık ve zor olacak ve muhtemelen de bu maruziyetin etkilerinden sıyrılarak bağımsız bir şekilde kendi değerlerini inşa edemeyecek ve takip ettikleri arasından seçeceği bir kombinasyonu kendi üzerine giymeye çalışacaktır.
Zorbalanma korkusu ya da zorba kültürü çocukları öz güvensiz birer oversharing insanına dönüştürebilir. 
Takip ettiği kişilerce düşünerek kendisine onların gözünden baktığında kendisini yeterince ‘havalı’ bulmayan bir çocuk, bu ‘yeterince havalı olmayış’ın fark edilmesi korkusu ile bunun aksini gösterdiğini düşündüğü her detayı paylaşmaya yönelecek ve bu oversharing’in getirdiği ‘görünürlük’ ve daha da zoru olan ‘olmadığı şekilde görünürlük’ün gerçek hayatında sebep olması muhtemel durumlar ile yüzleşmek durumunda kalacaktır.
Dönüp çocukluğumuza bakacak olursak, her birimizin aslında çocukluğumuzda düşündüklerimizden ve yaptıklarımızdan bugün ne kadar uzakta olduğumuzu görebiliriz. 

Bir düşünelim;  eğer çocukken hayatımıza dair gerekli/gereksiz her detayı, hatta bazen de değiştirerek veya abartarak, her an ve herkesle paylaşmış olduğumuzu ve çevremizdeki insanların verdiğimiz bu detayları alarak onlarda çizdiğimiz personalar olarak bizleri tanıdıklarını  hayal edelim.
Belki de çocukken sevmediğimiz bir yemeği artık seviyor veya çocukken çok sevdiğimiz bir renkten artık nefret ediyor bile olabilecek, severek ve heyecandan uykusuz kalarak yaptırdığımız dövmemizden bugün belki nefret ediyor olacak seviyede artık farklı insanlar haline geldiğimiz geçmişimiz; geçmişimizde kalamamış ve yaptığımız, düşündüğümüz, görüştüğümüz, hayal ettiğimiz, hedeflediğimiz, söylediğimiz her şeyi hafızalarında bir şekilde taşıyarak, bizi bunlarla tanıyarak bu güne gelmiş yüzlerce insan biriktirmiş olurduk. 
Çocuklarımız için oversharing artık bu yazıyı okumakta olan birçoğumuzun çocukluğunda olduğundan çok daha basit şekilde gerçekleşebiliyor. Tek dokunuşla. 

Bugün maruz kaldıkları yüzbinlerce kombinasyon içinden anlamlandırmaya ve var etmeye çalıştıkları kendi benliklerini inşa ederlerken, yarın belki de aslında hiçbiri kendilerini yansıtmayacak olan detayı filtresiz bir şekilde paylaşıyor olmaları, hayatın olağan akışında artık değiştirdiklerini sandıkları yanlarını her an karşılarına çıkarmaya ve bir yandan da maruz kalacakları yüzlerce farklı popüler öğe arasında asıl kimliklerini bulmakta zorlanmaya da her an devam edebilecekler.

 

Neden Aşırı Paylaşım Yapıyoruz?

Unutmayın ki herkes paylaşım yapar çünkü insanlar toplum içerisinde yaşar ve bu paylaşımlar sayesinde gelişirler. 

Ancak hayatınızın filminin kurgusunu yapmanız gerekir; çünkü kimse montajlanmamış muazzam bir filmden keyif almaz. İşin sırrı iyi çekmek kadar doğru yerde kesmektir. 

Film ne festival filmi gibi halktan uzak ve anlaşılması güç bitmelidir; ne de zamanı doldurmak için uzun bakışmalara yer verilmelidir. 

Örneklemeyi kenara bırakıp başlığımızın sorusuna gelecek olursak, bunu yapmamızın en büyük sebebi; eğer ki uzun uzadıysa her ayrıntısıyla kendimizden bahsetmezsek ilginin odağından çıkacağımız korkusudur. 

Bazılarımız için her zaman konuşan biz olmalı ve asla profilimiz ‘story’siz kalmamalıdır. 

Fakat asıl ilgi bir miktar gizem ve sessizlikle gelir. Her detayı verirsek bize sorulacak bir şey kalmaz, herkes hakkımızda her şeyi zaten biliyor olduğunu düşünür ve işin kötüsü; bildiklerini düşündükleri şeyler aslında gerçekten bize dair olmayabilirler.
Ne kadar gizemli kalırsak insanlar bizi bize sormak durumunda kalırlar ve kendimiz için söyleyebilecek olduğumuz şeyleri tüketmemiş oluruz. Artık öyle düşünmediğimiz, artık öyle olmadığımız veya artık o olmadığımız her şey için her zaman  düzeltebilme ve değiştirebilme şansımız olur. 
Ne kadar az detay verirsek, gerektiğinde söyleyebilecek o kadar çok şeyimiz olur.
Kimse kırmızı bir objeyi göstererek ‘bu ne renk?’ diye sormaz. Kimse gördüğünü, bildiğini zannettiği bir şey için aslında nasıl olduğunu anlama ihtiyacı duymaz. 

 

Oversharing'i Nasıl Önleyebiliriz?

Oversharing’i sosyal medya platformları aracılığı ile yapan bazılarımız için bazen sosyal medyayı cihazlarımızdan silmek, farklı aktiviteler yapmak ve kimse ile paylaşmayacak olsak da sırf kendi deneyimimiz için bir şeyler yaşıyor olmak; aşırı paylaşım yapmayı önleme konusunda işe yarayabilmekte. 
Başkalarına anlatmayacakken de bir şeyler yapıyor olmak gerçekte kim olduğumuz, neleri sevip neleri sevmediğimiz, göstermeye değer bulmadığımız için göz ardı ettiğimiz eylemlerden aslında ne kadar keyif alabildiğimiz gibi unsurlar aracılığı ile kendimizle olan bağımızı, öz saygımızı ve öz sevgimizi iyileştirebilir. Kendimizi daha yakından tanımamıza olanak tanır.

Bazılarımız oversharing’i sözlü iletişim halindeyken kendimize dair aşırı detay vererek yaparız. Günlük hayatta tanıdığımız herkes bize dair aşırı seviyede bilgi sahibidir. Hatta bu gruptan kişiler, eğer gün içinde karşılıklı oturup anlatabilecekleri biri yoksa çok uzun telefon görüşmeleri aracılığı ile de olan biteni tüm detayı ile anlatma ve telefonun diğer ucundaki kişinin kendilerine dair bilgisini güncel tutmaktadırlar.
Sözel olarak yapılan oversharing’in önüne geçmek için etkin dinleme yapmak, anti-etkin konuşma isteğinizin önüne geçebilir. Etkin bir dinleme yöntemi olarak podcast dinlemenizi tavsiye edebiliriz. 
Karşımızdaki insanların da anlattıklarında ilgimizi çok çekebilecek, bize yeni bir pencere açabilecek ve ufkumuzu genişletecek şeyleri olabilir. Ancak yalnızca kendi hayatımızın detaylarını konuşarak geçirdiğimiz saatler arasında bunları duyamayız. Bildiklerimiz, yaşadıklarımız, kendi şahit olduklarımız dışındaki bilgimiz sınırlı kalır ve karşılıklı bir paylaşımda olamayız.

Sevdiklerinizle hayatınızı paylaşmak kadar güzel ve besleyen çok az şey var insanı. Sizi sevenler tabii ki bütün detaylarıyla hikayenize ilgi duyacaklardır. Hayatımızdaki birkaç kişi ile hayatımızın çokça detayını paylaşıyor olmak aşırı paylaşım olarak bahsettiğimiz konuya dahil değil tabii ki. 
Tanıdığımız/tanımadığımız herkes ile ve sürekli olarak, her fırsatta aşırı şekilde hayatımızı paylaşmak ve bir şeyleri henüz yaşıyorken bile onu yaşıyor olmanın hazzını duymak yerine hangi yolla ve ne zaman paylaşacağımız ile ilgilenmek ve her detayı herkes bilsin istemek ve bu uğurda şekillenen davranış ve düşünce yapısı burada söz konusu olan.

Eğer oversharing’e yatkınlığınız olduğunu düşünüyorsanız, PsikologOfisi’nde her gün ve her saatte sizi istediğiniz zaman ve istediğiniz kadar dinlemeye hazır ve paylaşım yapma konusundaki dürtülerinizi kontrolünüz altında tutmanız konusunda size yardımcı olabilecek onlarca psikolog var.
Online terapi ile profesyonel psikolojik danışmanlık almak ve kendinize dair eylemlerinizin kontrolünü dürtülerinizden geri almak yolunda beraber yürüyecek bir online psikolog isterseniz; PsikologOfisi.com’da listelenen psikologların profillerini inceleyebilir, isterseniz ‘şimdi konuş’ butonu ile hemen terapi alabileceğiniz gibi; isterseniz ileri bir saat veya başka bir güne randevu da oluşturabilirsiniz.

Tamamen anonim kalarak yazımıza yorum bırakabilirsiniz. Siz kendinizde oversharing belirtileri görüyor musunuz, veya çevrenizde bu kişilerden var mı? Hangi belirtilerden yola çıkarak bunu anladınız? Oversharing’i kontrol altında tutmak için yaptığınız şeyler var mı? Yorumlara bekliyoruz.

Yazar
Avatar
Eren Artun ErgülPsikolog2 Kasım 2024
0/1500
Yorumlar

Henüz yorum yapılmadı

Henüz yorum yapılmadı